Pazar akşamı Show Haber'de izledim. Bir vatandaş, Avcılar'da üst geçide çıkarak intihara teşebbüs etmiş.
Vatandaşlar onu görüntülemek için cep telefonlarına davranmışlar.
Haberde, olayı görüntüleyenler ağır şekilde eleştiriliyordu.
Olan biten 'vicdansızlık' olarak yorumlanıyordu.
Evet, bir insanı en kötü ruh halinde görüntülemeye çalışmak, onları paylaşmak, en hafifinden 'mahremiyet'ine saygısızlık demektir.
Gelin görün ki, her olayda önce cep telefonuna davranan o kitleyi siz yarattınız sevgili haberci dostlarım.
Nasıl mı? Bültenlerinizin sonunda yayınladığınız 'Whatsapp İhbar Hatları' sayesinde...
Vatandaşı her şeyi çekip göndermesi için teşvik edip bültenlerinizi onlardan gelen amatör kamera görüntüleri ile doldururken iyi, vatandaş 'görev başındayken'(!) kötü, öyle mi?
Esasta nasıl haklı Yüksel..
Habercilik sıfıra inince bütün ana haberler, sosyal medyadan gelen şiddet ve dehşet görüntüleri ile dolunca, tüm ana haber müdürleri milleti, yolda giderken gördüğü olayları hemen telefona kaydedip, kendi Whatsapp hatlarına yollamaya teşvik edince, bu rezil uygulama doğdu.
Sadece Show mu?.
Kanal D'nin o çok torpilli olduğu söylenen makyaj maskeli sunucusu da, yapıyor ayni şeyi..
Bir yandan "Whatsapp İhbar Hattı" yayınlarken, bir yandan da "Adam orda ölüyor. Bizim rezil millet etrafına toplanmış videosunu çekiyor" diye bir de eleştiriyor sıkılmadan..
Sadece Whatsapp mı Yüksel?.
Her türlü internet kanalından, şiddet, dehşet görüntüleri yayınlamak için yarışıyor bunlar.
Bir otobüs yardan uçuyor..
İçinden görüntü.. Dehşet..
Dışardan görüntü dehşet.. Ama sadece görüntü.
Nerde belli değil.. Ne zaman belli değil.. Ne olmuş.. Belli değil..
Bir saatlik haberlerin en az yarısı bu çoğu hiç bilinmeyen, "Görüntü olsun, reyting dolsun" diye yüklenmiş bu şiddet ve dehşet görüntüleriyle dolu..
O ana haber bültenlerinin başında bir "Aile" ikonu var.
Anne, baba ve çocuk silueti..
Yani "Tüm aile izleyebilir.." Tam da aile izleme saatinde zaten..
Şimdi bu görüntüler, o kaza, o cinayet, o motosiklet, otomobil cambazlık sahneleri, 3-5 yaşındaki çocukların beyninde ne iz bırakır, düşünen oldu mu bu ülkede Yüksel?.
Her programın önüne o seyirci ikonunu koymayı zorunlu kılan RTÜK'çüler düşündü mü hiç?.
Bu sahneler filmde, dizide olsa ceza yazarlar. Ama gerçek sahneler, aile izleme saatinde "Genel izleyici için" ikonu ile yayınlanıyor.
RTÜK kör!.
Peki ya biz, "İkinci güç" medya?.
Her ama her gazetenin özel TV yazarı var. Bunlar el ele verse, temizlenmez mi bu rezillik?.
Diyelim yok, olan da magazin yazıyor..
Peki ya biz köşe yazarları!.
Görmüyor muyuz?.
Peki ya istihbarat şefleri..
Bir şef yok mu, en acar muhabirini çağırsın.. Yollasın en iyi çocuk psikolojisi uzmanlarına, pedagoglara.. Sorsun bakalım, aile izleme saatinde, her ama her gece o şiddet ve dehşet görüntülerinin birbiri ardında yarım saat gösterilmesinin küçük beyinlerdeki tahribatı nedir?.
Dizi yazı olur beyler, dizi yazı olur..
Hani nerde gazetecilik Yüksel?.
Bizim hiç mi suçumuz yok, söyle!. *** Beni çok mutlu eden bir haber aldım. RTÜK üyeleri Meclis'ten seçiliyor ya.. (Ne kadar önemli işleri, ordan belli..) Hürriyet'in harika Okur Temsilcisiydi Faruk Bildirici.. Para ile yazılar yazılan, röportajlar yapan, haberler derleyen gazete için "Doğrucu Davut" okur temsilcisi olur mu?. Kovdular. O Faruk işte, "Milletin temsilcisi" olarak RTÜK'e girmiş..
Şimdi, asıl şimdi kıyamet kopabilir.
Yürü Faruk!.
Arkandayım.. Millet de arkanda olacak, inan!.
Yürü!.