Abdullah Çakıroğlu adlı biri, halk otobüsünde, ayakta duranların
tutunduğu bara iki eli asılıp havada sallanıyor ve pencere
kenarında oturan bir genç kıza, uzakdoğu vuruşu uçan tekme atıyor.
Sonra da otobüsten inip kayboluyor.
Otobüs güvenlik kamerası görüntülerinden belirlenip 24 saat içinde
yakalanıp savcılığa sevk ediliyor.
Cumhuriyet savcısına verdiği ifade şöyle..
"Ben vücutta açık gördüğüm yerlere tekme atarım. Giyimini
beğenmediğim insanları döverim. Devlet bunlara (Şort ve mini
giyenlere) ceza vermiyor. Devlet bunları cezalandırmalı.." ..Ve
Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Mahmut Nedim Uygur, kendini devlet
yerine koyup, ceza kesen Çakıroğlu'nu serbest bırakıyor.
Karar..
"Çakıroğlu hakkında 'Basit yaralama' suçundan işlem yapılırken,
suçun tutuklanmayı gerektirir bir suç olmadığı gerekçesiyle serbest
bırakılmasına.." Yani hukuksal durum..
Çakıroğlu'nun işlediği suçun cezasının alt sınırı 3 yılın altında
olduğu için tutuklanmasına gerek yok..
Oysa ortada sadece hukuki değil, önemli sağlık unsurları da
var..
"Çakıroğlu'nun, Bipolar duygu durum bozukluğu' adlı ruh hastalığı
var. Yani manik depresif.. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim
ve Araştırma Hastanesi'nde 15 gün yatılı tedavi görmüş,
yakınlarının isteği üzerine tekme olayından kısa bir süre önce
hastaneden taburcu edilmiş.
Daha önce de hastanede yatılı olarak 2 kez daha tedavi görmüş.
Devamlı ilaç alması gerekiyor. Almadığı zaman tehlikeli.." Yani,
hukuken ceza alt sınırı 3 yılın altında bile olsa, serbest
bırakılmaması ve ruh hastalıkları hastanesine gözetimli sevk
edilmesi gerekiyor.
Onu dahi yapmıyor, Nöbetçi Savcımız..