Pazartesi, 14 Mart Tıp Bayramı, yani doktorların günüydü.. Ama
benim köşem yoktu. Bir şey yazamadım. Bugün yazıyorum.. Çünkü
benim, hele özel olarak benim için yaşadığım her gün doktorlar
günü..
Neden?. Çünkü bugün ben burada isem, siz bu yazıyı okuyorsanız,
doktorlar, Türk doktorları sayesindedir.
Amerikalı eşim Holly'nin yaptırdığı Amerikan sigortası ile
uçabilir, dünyanın en ünlü hastanesinde sıfır maliyet ameliyat
olabilirdim.
Ankara Gazeteciler Cemiyeti, bana "Dünyada en iyi hastane, en
iyi operatör nerdeyse bul, seni oraya
gönderelim" demişti.
İkisini de geri çevirdim ve Atamın izinden, kendimi Türk
doktorlarına emanet ettim..
Hep Türk doktorlarına emanet ettim.. Sadece 10'a yakın ameliyat
olduğumu, hele, tam bir sene hastanede kaldığımda, verilen
kanlardan bir de sarılık geçirip 39 kiloya inince ve üzerine deri
geçirilmiş, içinde zaruri organları (kalp, ciğer, mide ve saire)
olan bir iskelete dönünce, o hastaneden sağ çıkacağıma, ben dahil
inanan kalmamıştı.
Ama çıktım.. Birbirine alttan yapışık, sucuk kangalı
görüntüsündeki iki böbreğimden biri deforme olmuş, vücudu
zehirlemeye başlamıştı.
O akıllara seza ameliyatı, o sırada yedeksubay asteğmen olarak
Gülhane'de görevli Dr. Orhan Göğüş yaptı. 9.5
saat..
İyileştim. Kurtuldum derken, bu defa kalınbağırsakta fistül..
Nerdeyse tüm bağırsak iltihaplanmış..