Engin Ardıç kardeşim, bu gazetenin en keyifli yazılarını
yazabilecek çaptadır; çünkü sadece okuyarak değil, gidip görerek
edindiği emsalsiz bir bilgiye, kültüre ve de mizahı fevkalade
kuvvetli, akıcı bir kaleme sahiptir.. Ama nedense o kalemi o yönde
kullanmıyor. Kolaya kaçıyor.. Yani ya birine, bir şeye sövüyor ya
da klişe konuları bininci defa yazıyor.
Dün bir milyonuncu kez, "yılbaşı" yazmış. Yahu
yılbaşını, Noel'i yıllardır tartışanlar, güneşin altında
söylenmedik laf bıraktılar mı?. Yazında tek kelime, ezberlenmemiş
bilgi, yepyeni bir görüş var mı?.
Yahu sebebi isterse yalan, isterse sahte, isterse rezil olsun,
hemen tüm dünya insanlarını bir araya
getiren ve ortak neşeyle coşkuyla kutlanan bir güne sahip
olmanın zararı ne?.
Dünya kaç bloka bölünürse bölünsün, hemen hepimiz kutluyoruz.
Kanlımız, kan düşmanlarımız dahil.. Çok mu görüyorsun
insanlığa?.
Ağaç süslemelerine ilgi varmış. Hindiye ilgi varmış.
Kırmızı çamaşıra ilgi varmış. Restoranlarda yer ayırmaya ilgi
varmış.. Varmış da varmış..
Peki Engin hiç düşündün mü, o yılbaşı gecesi evlerimizde, tüm aile,
hem de büyük aile toplanmışken...