Ruhi Ağabey biz Mekteb-i Mülkiye devrimci gençliğinin
ilahlarındandı, 60'lı yıllarda.. Devlet Operası'nın en müthiş
seslerinden biriyken, "Komünist" diye kovulmuş, hapislere atılmış,
sürüm sürüm sürünmüştü.
1961 Anayasası ile temel hak ve özgürlükler yerleşince, hapislerde
sürünen komünistler, başta o yılların bir başka ilahı Çetin
Altan (88'inci yaş günüydü, perşembe.. Milliyet'teki yazıları
uzun süredir kesilmişti. Yazamıyor muydu, yazdırmıyorlar mıydı,
rivayet muhtelif. Ama 88'inci yaş günü için kaleme aldığı yazıyı
Milliyet değil, Cumhuriyet yayınladı.. Demek ki?. Hastaymış da..
Dualarım onunla..) Türkiye İşçi Partisi adı altında hatta Meclis'e
girip gurup kurunca, Ruhi Ağabey de elindeki sazı ile yaşam hakkını
elde etmişti. Hayranları, konserlerini ve çalıştığı gece
kulüplerini dolduruyorlardı.
Akrabamız olur, Erkan Özerman.. Zamanın hızlı meneceri.. Ruhi
Ağabey'i de yüklenmiş.. Çok sevdiğimi bildiği için tanıştırdı da
beni.. Çok sohbetimiz oldu. Harika bir insan tanıdım..
İşte o 60'lı yıllar.. Kız kardeşim Serpil'i nişanlıyoruz.
Ankara'nın en seçkin yeri Bulvar Palas o zaman. Hem oteli gözde..
Hem de pastanesi.. Yeni Meclis yeni açılmış.. Milletvekilleri artık
Ankara Palas'a değil, oraya geliyorlar. O zaman kafeler yok..
Pastaneler var.. Bulvar gece kulübü de rakipsiz..
Bulvar'ın patronu Cengiz yakın arkadaşım.. Bulvar Kulübün danışmanı
da Erkan olunca, nişanı orda yaptık tabii..