İki şey üstüste geldi hafta sonunda.. Önce bir film seyrettim..
Son yıllarda seyrettiğim en güzel, en çarpıcı Bilim Kurgu
filmi..
Arrival!.. "Geliş" anlamına..
Sonunda Uzaylılar geliyorlar dünyamıza.. Ama amaçları, bundan
evvelki film ve dizilerde olduğu gibi öldürmek, mahvetmek, yok
etmek falan gibi değil..
Bu defa bir yumurtayı yukardan aşağı ikiye kesin. Şekil o,
gemilerinde.. Boyu 400 metre.. Diklemesine duruyor konduğu yerde..
Ayni anda, dünyanın 12 yerine konuyorlar.. Çin de var, Rusya da,
Amerika da..
İndikleri her ülkede, gizli servisler başta, ülke güvenlik
kurumları gelenlerle ilişki kurmaya çalışıyorlar..
Niçin geldiler?. Ama gelenlerden duyulan seslerden bir şey çıkarmak
mümkün değil. Amerikan Gizli Servisi, ülkenin en önemli dil
uzmanını göreve çağırıyor. Dillerini çözmek ne dediklerini, en
önemlisi niye geldiklerini anlamak için.. Ondan ötesinden söz
edersem, bu emsalsiz filmin tadı kaçar..
Ama mutlak gidilip görülmesi gereken bir film.. Sadece bilim kurgu
meraklılarına değil, herkese sözü var Arrival'in çünkü..
Yaşam ve Ölüm arasındaki ince çizgide Diyalog kurabilmenin, kurulan
diyalogu sürdürebilmenin önemini anlatıyor film..
Tam da günümüzün konusu değil mi?
..Ve biz dünyalılara verdiği mesaj da, her yerde ve her devirde
geçerli..
Bölünmüşlükten, çokluktan fayda değil, zarar doğar.. "Bir olmak"
lazım.. Birbirimizi yemek, yok etmek yerine, konuşmamız, anlamamız,
bir olmamız gerekir. Olmazsak bir gün dışardakiler gelirler ve
işimizi bitirirler..