Verdiğimiz kararların çoğunu ne sadece bugün için ne de geçmişe dair düşüncelerle veriyoruz. Kararlarımızın pek çoğu, gelecek projeksiyonuyla şekilleniyor. Özellikle devletlerin, halkların büyük kararları, gelecek tahayyülünün yönlendiriciliği altında gerçekleşiyor.
İklim değişiklikleri, teknolojik yenilikler, dünyanın geleceğini belirleyecek temel parametreler olarak şimdiden tescil edilmiş durumda. Keza birçok inovatif görüş, kadınların etkinlik oranının da, geleceğin temel belirleyicilerinden biri olacağını savunuyor.
Yepyeni mesleklerin ortaya çıkması, yeni ilgi alanlarının geleceği yönlendirmesi artık sürpriz değil. Belki adlarını henüz bilmiyoruz ama her biri gelecek nesillerin kartvizitlerinde yer alacak.
Savaşların mahiyeti dahi değişecek. Geleceğin en çetin mücadelesinin, kod savaşları olacağı tahmin ediliyor. 2035’lerde kodların dili, belki de dünyayı şekillendiren en yaygın dil olarak konumlanacak.
Dünyanın nereye doğru gittiği konusunda ya ‘gelecek, geçmişe benzer’ diyerek tarihin tecrübelerine başvuruyor ya da fütüristlerin tuttuğu fenerle yol alıyoruz. Geleceğe dair sanıları, genellikle fütüristlerin kitaplarından okuyor öğreniyoruz. Fakat artık geleceği yaşayabileceğimiz, tecrübe edebileceğimiz yeni nesil kurumlar da doğuyor. Tıpkı geçmişi yaşadığımız müzeler gibi. ‘Geleceğin Müzesi’ (Museum of the Future) bunlardan birisi. Dubai’de, Aralık 2018’de tamamen açılması bekleniyor.