Üniversite gençliğini, terör örgütlerinin kıskacından kurtarmak, ailelerin, üniversite yönetimlerinin ve sorumlu sosyal girişimlerin önceliği olmalı. Ne yazık ki, son Ankara saldırısının bir ‘üniversite öğrencisi’ tarafından gerçekleştirildiği ilan edildi. Ailesi, 2013 yılında üniversiteye gönderdikleri kızlarından bir daha haber alamadıklarını söylüyor. Keza her gün onlarca öğrencinin, terör örgütlerinin ve uzantılarının ağına düştüğü biliniyor.
Onlarca masum kişinin ölümüne yol açan böylesine hain bir saldırıyı yapana insan demek mümkün değilken, üniversite öğrencisi diyerek, ilim yuvalarının itibarını düşürmemek lazım elbette. Fakat üzücü bir gerçek var; ailelerin binbir zahmetle bilmedikleri şehirlere gönderdikleri evlatlarının, üniversitelerde tezgâh kuran mihrakların ağlarına düşüyor olmaları...
Biz inanıyoruz ki, ‘her insan günahsız doğar’. Zaman içinde çevresi onu farklı mecralara kaydırır. Masum gençlerin, ilim için geldikleri yerlerde insanlıktan nasıl bu kadar uzaklaştıklarının hesabını toplum olarak hepimiz vermek durumundayız. Gençliği ‘demokratik mücadele’ adı altında şiddete sevk eden her türlü zararlı unsuru afişe etmek, gençleri PKK, IŞID gibi terör örgütlerinin ve bağlantılarının sosyal sermayesi olmaktan kurtarmak zorundayız.