Adana Aladağ'da bir öğrenci yurdunda 11 genç fidan yanarak can verdi. Allah hepsine rahmet eylesin, ailelerine sabırlar versin. Söylemesi dahi insanın içini yakan bu facianın ardından çeşitli iddialar dile getirildi. Yangın merdiveninin kapısının kolu olmadığı, kapının plastik PVC olduğu, elektrik panosunun eski olduğu gibi uzman görüşleri ifade edildi. Elbette sebepler dairesinde gerçek sorunun ne olduğu, önümüzdeki günlerde daha net şekilde ortaya çıkacak. Fakat bu elim hadise, hepimize hiç de yabancı olmadığımız toplumsal alışkanlıklarımızı hatırlattı. Ne yazık ki, 'bir şey olmaz'cı bir toplum olduğumuz için, rastlantılarla yaşıyoruz. Tedbir almakla kader düşüncesi arasında doğru bir bağ kuramıyoruz. Tedbir-tevekkül-kader çizgisini doğru konumlandıramadığımız için bu tür felaketlerle karşılaşıyoruz.
Zihniyet oluşumu bir anda oluşan bir şey değil. Süreç içinde şekilleniyor. Dini anlayışlar, töreler, adet ve usuller, sorumluluk ve liyakat konusundaki hatalı yaklaşımımız zihniyet oluşumunun birer parçası. Her şey çocuklukta başlıyor. Çocukların sorumluluk sahibi olması ise, karşılarında sorumluluk sahibi anne-baba görmesiyle yakından alakalı. Bireysel sorumluluk, insanı tüm toplumu ilgilendiren sosyal sorumluluğa da götürüyor.