Yaz geldiğinde gençler için okuma programı tavsiye mevsimi de geliyor. İyi bir okur olmak kadar iyi bir yazar olmanın arayışındaki gençlerle iyi yazı-kötü yazı üzerine konuştuk. Bu konuda en güzel ölçüyü Türk Edebiyatı’nın usta yazarı Peyami Safa veriyor. İşte sadece yazmaya talip olanlar için değil, okurlar için de iyi yazıyı kötüden ayırt etmenin ipuçları;
‘İyi bir yazının ifade kılıfı, mevzuunu bir eldiven gibi sımsıkı
ve kıskıvrak içine alır, ne dışarıya bir fikir kaçırır, ne içeriye
fazla bir kelime sokar.
Kötü bir yazının ifade kılıfı ya dardır, ya boldur. Darsa içine
maksadını sığdıramaz; bolsa mevzuun dört tarafını lüzumsuz hava
tabakaları ile şişirir, bir sürü parazit hayallerle üslubu gevşetir
ve sarkıtır.
İyi yazıda cümleler ve kelimeler hendesi bir disiplin
altındadırlar. O kadar yerli yerinde ve biçimli dizilmişlerdir ki,
hiçbirini kaldıramaz, daha evvele ve daha sonraya
alamazsınız.
Kötü yazıda ibare bu simetriden mahrumdur, mevzu daima çarpılır ve
ifade yan yatar.
İyi yazı, okuyanları kağıdın beyazlığından, satırların
siyahlığından uzaklaştırarak şekillerden ayrı bir muhteva âlemine
götürür. Okuyana, elinde bir kâğıt tuttuğunu, gözlerinin önünde
çizgiler olduğunu, bir yazı okuduğunu unutturur.
Kötü yazı, okuyanın bu mana ve mefhum âlemiyle temasını ikide bir
kesen fikir ıttıratsızlıkları, kelime uygunsuzlukları ve ifade
ahenksizlikleriyle dikkati hep mevzudan ibareye, esastan şekle
çeker.
İyi yazı karışık fikirleri sadeleştirir; kötü yazı sade fikirleri
karıştırır.
İyi yazının affetmediği başlıca hatalar şunlardır; tereddüt,
tekrar, bulanıklık, ahenksizlik, laubalilik, fikrin bünyesine
mensup olmayıp da ona dışarıdan musallat olan hayaller, semboller,
teşbihler ve istiareler, kırıtmalar, yapmacıklar, samimiyetsizlik,
ölçüsüzlük, lisanda kelime icatçılığı.