İranlı yönetmen Mecid Mecidi’nin, Hz. Muhammed (sav)filmini henüz izlemedim. Film hakkındaki asıl yazımı bir sonraki yazıda inşallah izlemiş olarak yazacağım. Şu aşamada film vesilesiyle üzerinde durmak istediğim birkaç husus var;
Her konuda olduğu gibi, Mecidi’nin filmini de yine taraftarlık ve karşıtlık üzerinden tartışıyoruz. Karşıtların ateşli söylemleri, doğal olarak hararetli taraftarların doğmasına da sebep oluyor. Bu, makul kritik imkânını ortadan kaldırıyor. Oysa sinema dili, sanatsal boyutu, tarihsel yaklaşımı ve diğer tüm unsurlarıyla, iyi ve doğru bulduğumuz yönleri iç içe geçmiş bir insani çabadan söz ediyoruz. İyi bulduğumuz yönleri olabileceği gibi, doğru bulmadığımız ya da beğenmediğimiz yanları da olabilir. Ne toptan övgü, ne toptan yergi… Makul bir mesafeyle yaklaşmak durumundayız.
Hz. Peygamber ile ilgili film yapmak hiç de kolay bir iş değil. Kaldı ki, bir de ‘kırmızı çizgiler’i koruma hassasiyeti olunca iş büsbütün zorlaşıyor. Hz. İsa ile ilgili yaklaşık 250, Hz. Musa ile 120, diğer peygamberlerle ilgili 80 civarında yapımdan söz edilirken, Peygamber Efendimizianlatan sadece tek bir film var; Çağrı… Oysa çağın etkili aracı sinema, Tarkovski’nin göstererek değil, hissettirerek yakaladığı sinema dili ile neden etkin biçimde kullanılmasın.