‘İbn Haldun, İslam dünyasının bir eşini daha çıkaramadığı en büyük filozof ve tarihçidir, yaşamış tüm filozof ve tarihçilerin en büyüklerindendir.’ P. Hitti
‘İbn Haldun öyle bir tarihçi felsefesi tasarlamış ve ortaya koymuştur ki, bugüne kadar hiçbir yetenek, hiçbir dönemde, hiçbir ülkede böylesine büyük bir yapıt yaratamamamıştır.’ A. Toynbee
‘İbn Haldun’un yapıtı, insan düşüncesinin yarattığı en önemli, en ilginç yapıtlardan biridir.’ G. Marçais
Saygın tarihçi ve filozofların 14.yy’ın önemli düşünürü İbn Haldun hakkındaki sözleri bunlar. Cemil Meriç de, onu ‘kendi semasındaki tek yıldız’ olarak nitelemiştir.
14.yy’da Arap uygarlığının büyük sorunlar yaşadığı bir çağda, devlet, iktidar, siyaset üzerine yeni bir düşünce biçimi üretmişti İbn Haldun. Avrupa’nın bilim anlayışında 19.yy’da geldiği noktaya, o 14 yy’da ulaşmış, tarihsel süreçleri mantığın izinden giderek çözümlemiş, tarihi olayların sebepleri ve tarihin kanunlarını bulma noktasında yeni bir perspektif geliştirmişti.
Toplumların yaşadıklarını kanunlarla açıklamış, devlet ve iktidar olgularını objektif biçimde incelemiş, olaylararası sebep-müsebbib bağlılıklarını gözetmiş ve tarihte kritiğin yolunu açmıştı. Bu yönüyle tarihi daha çok kaderci bakışla açıklayan ve hikaye etmeye odaklı anlayıştan çıkararak, bilimsel bir çerçeveye oturtmuştu.
Kitab-el İber adlı dünya tarihinin önsözü olan Mukaddime’de bu bakışın formüllerini ortaya koymuş, kaynakların tenkidi ve olaylar arasında illiyet bağının tespiti, sonraki dönemlerin ilim anlayışına rehberlik yapmıştı. Toplumların gelişiminde iktisadi amillerin etkisi üzerinde de kendisinden sonraki teorilere ilham kaynağı olmuştu.