Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri geçtiğimiz günlerde sahiplerine takdim edildi. Bu ödül, kültür ve sanat alanında devletin en yüksek makamından başlayan bir muhasebeye de vesile oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada kültür ve sanat alanındaki sorunlara dair kültür-sanat camiasında da anlam bulan bir eleştiri/özeleştiride bulundu. Bu eleştiriyi hem son 15 yıldır ekonomiden demokratikleşmeye, sağlıktan ulaştırmaya pek çok alanda gerçekleşen atılımlara paralel bir kültür-sanat hamlesinin yapılamamasına atıf olarak okumak mümkün, hem de, bu eksikliğin daha köklü bir sorun olduğu gerçeğinin ifadesi olarak değerlendirmek mümkün. Zira Cumhurbaşkanı, ifadesinde 'son iki asırdır arka arkaya maruz kaldığımız travmalar bizi beka sorunumuza öylesine odakladı ki, diğer hususlara yeteri kadar zaman ayıramadık, enerji sarf edemedik. Yeni devletimizi kurarken pek çok alan gibi kültür-sanat konusunda da bana göre yanlış bir stratejiyi tercih ettik… Diğer alanlarla birlikte kültür-sanatta da sadece üzülerek söylüyorum kopya çektik, taklit ettik, üstelik onları da kötü bir şekilde yaptık…' dedi.
Cumhurbaşkanı'nın bugünü de mündemiç bu köklü eleştirisi yüzeysel Batılılaşma tarihimizin kültür-sanata bakan yönünü net şekilde özetliyor. Ne yazık ki, gelenekle tüm bağların koparıldığı modernleşme hikayemiz, tarihsizleşip, köksüzleşerek yüzeysel bir taklitçiliğe yönelmek durumunda kaldı.