Kültür çevreleri, 3-5 Mart 2017’de İstanbul’da yapılacak olan III. Milli Kültür Şurası’na hazırlık yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın organize ettiği şura, kültür muhitlerine bir dinamizm ve canlılık getirdi.
Türkiye’nin son on yılda elde ettiği ekonomik ve sosyal büyümenin gerisinde kalan kültür meseleleri, telafi yanında, değişen dünyaya uyumlu kültür politikaları adına da böyle bir teşebbüsü gerekli kılıyordu.
Bu çerçevede, on yedi ana başlık altında çeşitli komisyonlar oluşturuldu; kültür politikaları, kültür diplomasisi, kültür ekonomisi, kültür varlıkları ve arkeoloji, sahne sanatları, sinema-televizyon, müzik, görsel sanatlar, dil ve edebiyat, yayın ve kütüphanecilik, medya ve kültür, çocuk ve kültür, mimari ve kültür, şehir ve kültür, yerel yönetimler ve kültür, yurtdışı Türkler ve kültür, aile ve kültür şeklinde…
Komisyonlar halihazırda çalışmalarını sürdürüyor. Mart ayının ilk haftasında da, yazar, sanatçı, kültür insanı ve akademisyenlerin katılacağı üç günlük bir programda, komisyon raporları üzerinden kültür meselesi tüm yönleriyle müzakere edilecek.
Elbette konuşulacak sayısız başlık, sayısız mesele var. Her şeyden önce, bu şuraya Türkiye’nin bütün tarihsel ve kültürel birikimini kuşatan, hiçbirini dışlamayan ve tüm dünya kültürlerine insanlığın ortak birikimi olarak bakacak geniş bir vizyon hakim olmalı.
Şura, sağlam ve çok yönlü bir felsefe ve düşünsel derinlik üzerine bina edilmenin yanı sıra, proaktif ve operasyonel de olmalı ki, şuradan çıkan rapor, rafa kaldırılacak bir kitap olmaktan öteye geçsin.