M.Ö. 2500’ler… Çin Sarayı’nın bahçesinde imparatorun gözü bir tırtıla ilişir. Tırtıl, dut yaprağı yemekte, ardından da kozasını örmektedir. İmparator, eşi Kraliçe She-Ling-She’ye tırtılları takibe almasını söyler. Kraliçenin uzun süren tırtıl gözlemleri, kozadan çıkan ipeğin dokumacılıkta kullanılmasının yolunu açar. Kraliçe, ‘ipek ilahesi’ olarak tarihe geçerken, Çin ülkesi de büyük bir ticari mirasa sahip olur. Uzun süre gizlilik içinde yürütülen, casusluğun konusu dahi olan ipek dokumacılığı, kısa bir süre içinde uluslararası ticarete yön veren bir unsur haline gelir. Tıpkı altın gibi, birikim ve değişimin aracı olup, alternatif dokuma olan ketenden daha değerli bir ticari emtiaya dönüşmüştür. Böylece ipek, dünyanın çevresinin neredeyse 1/5’ine tekabül eden bir ticaret yolunun hem ana unsuru, hem ismi olur.
Bir Özbek atasözüne göre kâinatta iki büyük yol vardır; ‘biri gökyüzündeki Samanyolu, diğeri yeryüzündeki İpek Yolu’… İlkçağ ve Ortaçağ boyunca dünya ticaretinin şah damarı olanİpek Yolu, Roma ve Bizans saraylarının lüks tüketim ihtiyacı olan ipek hammaddesinin taşındığı, uluslararası piyasanın belirleyicisi bir hat durumuna gelmiştir. Dünya ekonomisinin nabzının attığı bu yolun yaklaşık 20 bin kilometresi Türklerin yaşadığı coğrafyadan geçmektedir. Türklerin ve Çinlilerin siyasi belirleyici olduğu güzergâh, 2000 yıl boyunca dünya tarihine yön vermiş, coğrafi keşiflere de zemin hazırlamıştır.
Müslümanların kontrolü altında bulunan İpek Yolu’na alternatif bulma iştiyakı, Batı’yı inşa eden coğrafi keşiflerin de muharrik gücü olmuştur. İpek Yolu, geçtiği tüm coğrafyalara ticaretle gelen medeniyetin kapılarını açmış, ticari emtia kadar dinleri, kültürleri hatta hastalıkları dahi taşımıştır. Avrupa’yı ve Asya’yı birbirine bağlayan İpek Yolu, kadim dünyanın doğusu ve batısı arasındaki en esaslı milletlerarası karşılaşma arenasıdır. Hatta kadim dünyanın en önemli küreselleşme tecrübesidir denebilir. Kültürlerarası diyalog bu güzergâh üzerinde gerçekleşmiş, kervansaraylar, hanlar diyalog merkezleri olarak faaliyet göstermiştir.
Tarih boyunca böylesi bir öneme haiz olan İpek Yolu, modern dünyada da hâlâ güçlü bir potansiyele sahiptir. Özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan, yeraltı kaynaklarıyla birlikte tarihi İpek Yolu’nu canlandıracak ekonomik güç potansiyelleridir. Öte yandan Afganistan siyasi istikrara bağlı olarak İpek Yolu’nu yeniden canlandıracak ülkelerden birisidir. Aynı zamanda Pekin-Londra hattındaki ticaret trafiği, iki bölge arasındaki ülkeler için de önemli bir kalkınma fırsatıdır.