7 Haziran seçimleri yapıldı. Sandıktan bir fotoğraf çıktı. Bu yazının yazıldığı saatlerde fotoğrafın bazı kısımları net, bazı kısımları ise flu idi. En net olan kısım, milletin sandığa gösterdiği ilgi. Seçime katılım oranı %85’lerde. Bu, milletin iradesini etkin şekilde kullandığının en belirgin göstergesi. The Guardian’ın ‘Tam Batılılaşmamış, yoksul Müslümanların kendi ülkelerini yönetmelerine izin verilemez’ cümlesine karşılık verircesine. Millet sandığa gitti ve iradesini yansıttı. Şimdi bu iradenin gereği yapılacak. Türkiye yeni bir parlamento ve yeni bir hükümete sahip olacak.
Yeni parlamento demek, yeni bir üslup, yeni bir siyaset demek.
Yepyeni gündemler demek. Siyasetin yeni yüzlerinin meclise
taşıyacağı yepyeni tartışmalar demek. AK Parti’nin üç dönem kuralı
ile gençleşen bir yüzle karşılaşacağız. Öte yandan gecenin
ilerleyen saatlerine doğru tüm oylar açıklandığında tablo
değişmezse, HDP’nin Meclis’e giriyor olması, yeni bir meclis
aritmetiği yanında yeni bir Meclis sosyolojisi ortaya
çıkaracak.
AK Parti’nin 13 yıldır açtığı yolda, Türkiye demokrasininin geldiği
noktanın ve mimarlığını yine AK Parti’nin yaptığı çözüm sürecinin
bir ürünü olarak HDP’nin parlamentoya giriyor olması, Türkiye
siyasetinde yeni bir tablo ortaya çıkaracak. Bu tablonun en ilginç
tarafı HDP milletvekili profili. Türkiye’de normal şartlarda belki
de ancak %6’lık bir iradeyi temsil edebilecek bir profilken, bugün
AK Parti karşıtlığının getirdiği bir avantajla Meclis’e giriyor bu
profiller. Bu profil, uzun vadede seçmenini memnun etmeyecek. Zira
HDP’yi meclise sokan irade çok parçalı, birbiriyle hiç uyuşmayan
sentetik bir ittifakı temsil ediyor. Türkiye’yi yeni tartışmalara
açık hale getirecek olmakla beraber, bugün bu sonuç, Türkiye
siyasetinde dengeleri değiştirecek bir ağırlığa sahip. Bu bir
gerçek.