Kara cumartesi, 97 can aldı, nice yaralı bıraktı arkada. Ateş en çok düştüğü yeri yakıyor elbette ama hepimizin de canı acıyor. O günden bu yana, ateşin düştüğü evlerde acıyla uykuya teslim olanların, sabahları sevdiklerinin yokluğu kâbusuna uyandıklarını düşünüp, terörü bir kez daha lanetliyoruz. Onların acısı bizim de gündelik hayatımızı istila ediyor. Allah geride kalanlara sabırlar versin, vefat edenlere rahmetiyle muamele etsin. Tüm Türkiye’nin başı sağ olsun!
Cumartesiden bu yana, hadiseleri ekran başında izleyenler olarak bizler acıya gark olmuşken, birilerinin, kan kokusu hala havadayken ve insan cesetleri yerden kalkmamışken, vahşetin psikolojisinden sıyrılıp hemen nasıl siyasi açıklamalar yapabildiğini, sözüm ona katili dahi teşhis etme cüretkârlığı gösterebildiğini aklımız almıyor. Ölüler henüz toprağa girmemişken, katliam üzerinden bir siyaset kurgulayabilen demir/taş bir kalbin yaklaşımını vicdanımız kabul etmiyor. İşte o anda acımız öfkeye dönüşüyor. Bu olsa olsa ortak olunan bir suçun ikrarı olabilir. Olsa olsa, kendinden menkul bir canavarlığı başkalarının üzerinde seyretme girişimi olabilir.