Böyle zamanlarda sözün bittiğini düşünür, bütün kelimelerimizi yutar, içimizde acı, kalbimizde öfkeyle ayakta durmaya çalışırız. Oysa sözün başladığı yerdir burası. Hainlere gür sesle hain demenin, insanın düşebildiği en alçak seviyeyi haykırmanın, vicdansızlığın zirve yaptığı noktada vicdansızlığı konuşmanın, katili teşhis etmenin tam yeridir.
Beşiktaş’a düşen ateş, hepimizin yüreğini sardı. İmanınız, peşinden gittiğiniz değerleriniz yoksa bu yangını söndürmek hiç kolay değil. Kaldı ki bizler, şehitlerin sadece insan kardeşiyken… Onların can kardeşleri, gönül parçaları, göz bebekleri bu yangını nasıl söndürecekler? Hiç kolay değil. Allah sabırlar versin. Şehitlere, gani gani rahmet eylesin.
''Sabredenlere müjdele. O sabredenler ki, başlarına bir musibet geldiğinde, ‘Biz Allah’ın kullarıyız. Allah için yaşıyoruz ve muhakkak Allah’a döneceğiz’ derler. İşte Rablerinin mağfiret ve rahmeti onların üzerinedir.” ayetinde geçen müjdeyle sükûna ersin, eşler, çocuklar ve ebeveynlerin yürekleri. Amin!
PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C ve Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne kastetmiş ne kadar örgüt varsa hepsine lanet olsun. Yeraltı, yasadışı yollardan ulaşabileceklerini düşündükleri tüm planlar akim kalsın.
Tüm bu kanlı örgütlerin, adına insan denemeyecek mensupları bu dünyada adaletin, öteki dünyada Allah'ın gazabının mutlaka muhatabı olacaklardır. Ve mazlumlar, haklarını nihayetinde alınacaklar. Bundan hiç kuşkumuz yok.
Fakat bize düşen, gür sesle konuşmamız gereken şey, bu ülkede etnik milliyetçiliği, ayrımcılığı, genç insanların hayatına tuzaklar kurmayı adeta meslek edinen teröristler ve terörü besleyen kaynakları kurutmak için yapmamız gerekenlerdir.