Türkiye çok yönlü bir değişim ve dönüşümden geçiyor. Bazı değişiklikler, adeta araba yolda 90 kilometre hızla giderken aksam değiştirircesine mevcut şartların gölgesinde yapılıyor. Bazıları ise, dört başı mamur, stratejik hesaplamalar, ilkesel bakış açıları, kılı kırk yaran analitik yaklaşımlarla… Millet olarak kültürel alışkanlıklarımız, metodoloji odaklı iş yapmaktan biraz uzak. Gündelik hayatımızda dahi çoğu zaman kervan yolda düzülür mantığıyla iş tutmayı seviyoruz. Enerjimizi hesaplanmamış riskler vuku bulduğunda gereksiz yere harcıyoruz. Oysa metotlu bir akıl, enerjisini daha yolun başındayken muhtemel riskler için tedbir almak üzere harcar ve sağlam yol haritasıyla çıktığı yolda daha kârlı sonuçlar elde eder.
Türkiye hali hazırda bir yandan anayasa değişikliği gibi son derece önemli bir gündemle uğraşırken, bir yandan da yine çok önemli bir başka konuyla meşgul. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, dün dumanı henüz üzerinde bir müfredat açıklaması yaptı. Taslak müfredatın mahiyetini henüz görmüş değiliz. Fakat evvel emirde, Sayın Bakan’ın taslağı bir ay süre zarfında tartışmaya, kritiğe açmış olması, son derece önemli. Demokratik değişim için bir fırsat. Eğitim meselesine kafa yoran herkesi sürecin paydaşı kılacak bu strateji, en hayati meselemiz olan insan yetiştirme düzeninin ortak akılla yeniden planlaması adına çok mühim.