Sibel Eraslan, aklıyla kalbinin bağını hiç koparmayan bir isim.
Konjonktüre esir olmaksızın, gündelik siyaseti kendi farkıyla
yorumlayan bir kalem. Onun harfleri, aşkın bir duygu ve vicdan
dilinin harmanıyla satırlara yerleşiyor. Bulunduğu yer, ya
adaletin, ya merhametin, ya diğergamlığın kalesi oluyor. Reel
siyaset, gündelik gerçeklik, onun adalet anlayışını, gönül
dünyasını, hasbi tutumlarını aşındırıyorsa, gündelik olandan
vazgeçerek vicdan merkezli kozasına çekilmeyi tercih
ediyor.
Onunla olan dildaşlığımız ne dünle, ne bugünle, ne medyatik, ne
siyasi, ne kamusal alanla sınırlı. Uzun bir yolun önlü-arkalı
yolcularıyız; biz kardeşiz, o abla…
Dün Star gazetesinde 'Yeni Türkiye'yi yeni sahiplerine bırakmak'
başlıklı bir yazı yayımladı Sibel Eraslan. Yazının son bölümü
şöyle;
‘Yeni Türkiye’de siyasetin yolu, kompetanlığın ve pragmatizmin yanı
sıra, değerler dünyasından geçecek mi? Gönlü, vicdanı, emeği
ciddiye alacak mı mesela yeni siyaset, emin değilim. Ben bir miadın
dolduğunu düşünüyorum. Siyasete misyon ve değerler anlamı
yükleyerek onu dava kılan bizim orta kuşağın miadı doldu.