“Çehov okumayan bir doktora kendinizi tedavi ettirmeyin, Neşet Ertaş dinlemeyen bir avukata davanızı emanet etmeyin”
Yukarıdaki sözü “Üç Maymun” filminde hem senarist hem de oyuncu ödülü almış, aynı zamanda tıp doktoru olan ünlü sinemacı Ercan Kesal’dan kesip aldım.
Ahmet Hakan da köşesinde Kesal’e tam destek vermiş ve işi daha da ileriye taşıyarak “roman okumayana ehliyet vermeyelim, ezberinde en az üç şiir olmayanı vali yapmayalım”a kadar götürmüş.
Bazı gerçekler abartıya muhtaçtır. Özellikle halk nezdinde bazı gerçeklerin kıvam bulabilmesi için içerisine birazcık abartma tozu katmak yerinde olur.
Kaliteli insana hiç bu kadar gereksinim duyulmamıştı.
Sınavlarda sorulacak konuları sabah akşam ezberle, mülakatta bir grup aşina yüzle mülaki ol, sonra da makama zıplayıp masaya kurul.
Bu cümleyi kurarken heyecanını sıfırlamış sönük gözlü adamlar canlanıyor gözümün önünde.
‘Hemşerim’, diyorum; seni çok mu aradılar?’ ‘Yok’ diyor hiçbir şey anlamamış bir tonla: ‘Ben sınavla geldim’.
Bunu söylerken elini kravatına doğru götürüyor; silahına davranır gibi.
Anlamasam da ‘anladım’ diyorum, çaresiz.
Size bir şey söyleyeyim mi, bu memlekette işlerin özlenen şekilde yolunda gitmesi için insan kalitesi üzerinde titizlikle durmak, kafa yormak gereklidir. On kişi bir halıyı kapıdan dışarı çıkaramıyor, beş kişi bir taşı yerinden kaldıramıyor; kaldırsalar bile taşı nereye koyacakları konusunda ittifak edemiyorlar.