İnsan kelimelerden korkar mı hiç?
Bal gibi korkar elbette.
Eğer kelimeler kendi açığını ortaya koyuyorsa insan o kelimeyi
elinden gelse boğmak ister. Boğamayacağını anlayınca ise onu
değiştirip dönüştürmek için sözcüklerin arkasından konuşmaya
başlar.
Kuru gürültüye kurban etmek ister.
Bunun çok örneği var kuşkusuz.
Özellikle din ile ilgili kelime ve kavramların maruz kaldığı
muamele tam da böyle bir şey. Neredeyse bir asırdır “Şeriat”
kelimesini Demokles’in kılıcı gibi insanların kafasında tutan
acınası bir zihniyet var. Yüz yıl öncesinde de aynı kelimeyi
dilinde mazeret, elinde sopa olarak kullananlar olmuş.
“Şeriat İsteriz” diye bağıranların istedikleri “adalet”ten başka
bir şey değildir aslında.
‘Şeriat’ kanun demektir.
Şeriatsızlık kanunsuzluğa eşdeğerdir bu anlamda.
Kelimelerin gölgesinden korkanlar adalete olan alerjilerini şeriata
olan antipatileriyle kamufle etmeye çalışırlar.
Barıştan korkanların asıl niyetlerini saklamak için İslam’ı şiddet
yanlısı göstermesi gibi. İslamofobi denilen cereyan bütün dünyaya
kendisini bu ambalaj içerisinde sunmaktadır.