Dünya düne göre bugün daha hızlı dönüyor. Bu dönüşe uyarlı bir zaman geliştirme ihtiyacımız var. Özellikle din anlatıcılarının bu hususa daha çok riayet etmeleri gerekiyor. Günlük hayatımızın önemli bir kısmı internet üzerinde geçmektedir. İnternet dünyası reel dünyanın yerini almak üzere. Sadece iletişim ve enformasyon değil, aynı zamanda alışverişten eğitim-öğretime, birçok mesele internet ortamı üzerinden halledilir hale gelmiştir.
Dinin asrın idraki ile anlam bulduğunu dikkate aldığımızda gelişen ve değişen durumların yeniden dini bir perspektiften geçirilmesi şarttır.
En yaygın sosyal medya ortamı olan Twitter ve Facebook insanları cemaat ve kolektif ruh denilen maşeri şuurdan uzaklaştırmak üzere tesis edilmiştir. Bireyin bilinçaltı ile baş başa kaldığı ortamlardır bu ortamlar. Kişi konuştuğunu kendi kontrol mekanizmasından azade bir şekilde muhatap almaktadır. Var olanın içinde yokluğu yok olanın içinde ise varlığı kendi muhayyilesine uyarlamış biçimde yaşayarak mutluluk aramakta.