Furkan Çalışkan'la birlikte hayatın 'Sarı Çizgiler'lerle ve 'Siyah Çizgiler'lerle kesilmiş yollarında zorluklarla ilerleyerek;
'Ormandan çıkıp şehre giriyoruz doğruca yontulmuş taşların kadınına'
Menzile vardık zannederken bu kez şehirde kaosun ve karmaşanın içinden geçerek kadına doğru yürürken, aşkı;
'Ontolojik israfımızın parlak bir icadı olarak görüyoruz.'
Şairin uykusu da şairce oluyor doğal olarak;
Seninki, benimki gibi sıradan ölümlülerin ki gibi değil;