Ta baştan beri insanlığın kadim sorunlarından birisidir ‘özgürlük’.
İnsanlığın başının tatlı/püsküllü belasıdır…
Batı Aydınlanmacılığı önce ferdi toplumdan/çevreden/tabiattan ayırarak insanlığın boynuna ‘birey’ madalyonunu taktı.
Boynunda sallanan bu madalyonu (sanki) tılsımlıymış gibi gören birey, kendinden başka herkesten/her şeyden uzaklaştı, yabancılaştı, düşmanlaştı; başarının, mutluluğun ve hazzın peşine düştü.
Ve sonra bütün bu yaptıklarına özgürlüğü illet kıldı.
Bu kez özgürlüğüne taptı, tapıncı arttıkça yalnızlaştı, giderek ontolojik bir yalnızlığın içine düştü.