1
Bir önceki yazıyı, Afrin-Menbiç üzerinden Türkiye hakkındaki mülahazalarımızdan sonra ‘hikaye yazılımı’ndan bahisle bitirmiştik.
Bilinir ki hiçbir hikaye bir unsurdan oluşmaz, tek bir damardan beslenmez ve de hiçbir hikaye sadece kendisi olmadığı gibi tek bir olguya ve kişiye de indirgenemez.
Böyle olunca;
‘Türkiye hikayesi’ dediğimizde salt devleti, coğrafyayı, milleti kastetmiş olmayıp bu kavramların içinde yer alan bütün şeyleri de kastetmiş oluruz.
Yine bilinir ki, anlatılan ne kadar umumi olursa olsun anlatılanın daha iyi anlaşılması ve kavranabilmesi için ‘münhasır’ olana nispet edilir.