15 Temmuz 2016, geleceğimiz adına tarihî bir dönüm noktasıdır. FETÖ dediğimiz yapı, devletimizin sadece bünyesini tahrip etmedi. Müslüman milletimizin samimiyet ve himmet duygularını da istismar etti. F. Gülen, milletimizin manevi hayatı ile de oynadı. Devletimiz, kendi evlatlarının zehirlenmesiyle alçakça bir saldırıya maruz kaldı.
15 Temmuz, asker içindeki cuntacıların 27 Mayıs 1960’tan itibaren yaptıkları darbelerden farklı olarak doğrudan milletimizi, milletin evlatlarını hedef aldı. Masum insanlarımızın üzerine tanklar sürüldü, helikopterlerden, savaş uçaklarından mermiler, bombalar atıldı. Meclisimiz bombalandı. Allah, milletimizi, devletimizi korudu. Değilse Türkiye, Üst Akıl kontrolündeki Pensilvanya’daki hainin 40 yıllık hazırlığı ile bölünecek, Doğu ve Güneydoğumuzda iki ayrı devlet kurdurulacaktı...
Evet, 15 Temmuz, tarihi bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz’dan sonra artık bambaşka bir Türkiye vardır.
15 Temmuz, hiç şüphe olmasın ki, siyasi hayatımızı da şekillendirecek, yeniden yapılandıracaktır.
Bölücü terör örgütünün Meclis’teki kolu HDP’nin, yeni siyasi yapı içinde yeri olmayacaktır. PKK ile FETÖ’nün işbirliği belgeleri ortaya kondukça, terörle mücadeledeki başarı artıkça, suça karışmış HDP yöneticilerinin davaları başladıkça bu gerçek daha da net görülecektir. Bu ülkede bölücülüğe destek veren Kürt siyasi hareketi, seçimlerde yüzde 5’leri zor görecektir. TBMM, bölücülerden arınmış olacaktır.