Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu son günlerde birlikte bir konuya dikkat çekiyorlar: Batı’nın terör örgütlerine destek vermesi, PKK’ya silah yardımı yapmaları...
Erdoğan, Sabancı suikastı sanıklarından Fehriye Erdal’ın Avrupa’da 20 yıldır serbestçe dolaştığını hatırlatıyor. PKK kadrolarının yönettiği YPG/PYD’nin ve PKK’nın elinde Batı’nın silahlarının olduğunu söylüyor. Açıkça da ifade ediyor: “Amerika, PKK’yı terör örgütü ilan ediyor ama hala PKK ile işbirliğindeki PYD’ye silah yardımı yapıyor... Avrupa Birliği ülkeleri de Türkiye’ye ‘teröre karşı yanınızdayız’ demesine rağmen PYD’ye silah vermeye devam ediyor...”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği örneği ve serzenişini de not etmeliyiz:
“ABD Başkan Yardımcısı Biden, yanında bir yardımcısı ile geldi. Obama’nın yanında da adı geçen bir Ulusal Güvenlik Temsilcisi. Cenevre’ye PYD gelemiyor, o kalkıyor Kobani’ye gidiyor. Kobani’de sözde bir generalden plaket alıyor. Biz (ABD’ye) nasıl güveneceğiz. Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani’deki teröristler mi?”
Başbakan Davutoğlu da bugüne kadar hiçbir Başbakanın söyleyemediği açıklıkta ABD’ye bir eleştiri yöneltiyor: “ABD ile Rusya arasındaki görüşmelerden bir şey beklememe yanında şunu da ifade edeyim; daha çok kaygılanıyoruz. Çünkü ne zaman ABD-Rusya görüşmesi olmuşsa, ertesi gün Ruslar daha fazla saldırıyor. Bunun açıklamasını beklemek bizim hakkımız...”
Her ne kadar, geçen hafta ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, “ABD, PKK’ya veya PYD’ye hiçbir türde silah sağlamamıştır. ABD’nin PKK ile bir ittifak içinde olduğu ve Türkiye’ye ihanet ettiğine dair iddialar gerçek dışıdır” diye açıklama yapsa da bu ifadeler, inandırıcılıktan ve kamuoyunu ikna etmekten uzaktır.
Yukarıda Sayın Cumhurbaşkanına, “Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani’deki teröristler mi?” dedirten örnek yalanlanmış değil. Çünkü yalanlanacak tarafı yok.
ABD’nin bize dost gibi, müttefik gibi davranmadığına dair başka örnekler de var.
Emekli Orgeneral Edip Başer, 2006 yılında PKK ile mücadele konusunda, ABD’yle görüşmelere ‘özel temsilci’ sıfatıyla katıldı. 22 Eylül 2014’te Hürriyet’te röportajı yayınlandı. Anlattıklarından bir özet vereyim:
“ABD’li muhatabım Ralston’a Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın odasında bir CD izlettik. PKK kamplarından birine erzak götüren pikabın ön tarafında Amerikalı asker oturuyor. Tabii Ralston, ‘Hemen bunu inceleteceğiz, size cevap vereceğiz’ diye aldı. Hiçbir cevap falan gelmedi. Bir yerde daha benzer bir durum tespit ettik. ‘Onlar Amerikalı asker değil, yardım gönüllüleri, Peşmergeler onlara Türk uçaklarının yıktığı bir köyü gösteriyorlar’ gibi şeyler söylediler.
“Bakın EUROPOL’ün raporuna göre PKK’nın bir yıl içinde sadece uyuşturucudan elde ettiği para 300 ila 500 milyon Euro arasında. Bu para işte Avrupa bankalarında aklanıyor, ondan sonra PKK’nın finans kanalına giriyor. Sonra silahını alıyor Avusturya’dan, Almanya’dan ve Fransa’dan...
“2006 yılının Eylül ayında Roma’daki NATO Savunma Koleji’nde Ortadoğu’daki son gelişmeler konusunda brifing veren ABD’li bir albay, Türkiye’yi bölen ve ‘Büyük Kürdistan’ı gösteren bir haritayı açmış, toplantıyı izleyen Türk subaylar sert tepki göstererek salonu terk etmişti.