15 Temmuz 2016, Türkiye’de bilhassa siyasi yapının yenilenmesi ve ülke yönetiminde köklü değişiklik açısından bir milattır. Bunun da en önemli işareti, Başkanlık Sistemine geçiş çalışmalarıdır.
Başbakan Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin geçen hafta yaptıkları görüşmede bu yönde büyük ilerleme sağlandı. Sayın Başbakan, “Bu konuda MHP ile beraber anayasa değişikliği yapacağız ve Başkanlık Sistemini hayata geçireceğiz. Önce Meclis’e götüreceğiz, sonra sahibine götüreceğiz” dedi. Sayın Bahçeli de “İnanıyorum ki ülke ve millet hayrına güzel gelişmelere vesile olacaktır” açıklamasını yaptı. Dün de Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Sayın Numan Kurtulmuş; “MHP ile görüşmeler sürüyor. 330’u bulduğumuz anda Meclis’e getireceğiz” dedi.
Bu yerli/milli mutabakatın, MHP’nin duruşuna, ilkelerine, ülküsüne ters bir ruhu, MHP tabanını rahatsız eden bir çerçevesi olmayacaktır, olamaz. MHP, siyaset üstü bir anlayışla -ki, MHP’ye yakışan da budur- Türkiye’nin önünü açma fırsatını değerlendirmektedir. Neticede referandumda millete gidilecek, kararı millet verecektir.
Başkanlık sistemine en çok karşı olan CHP ve HDP… HDP’nin, Kürt siyasi hareketinin ve PKK’nın korkusunu anlamak zor değil. Başkanlık Sisteminde paralel yapıların hiç şansı olmayacaktır. (Bu arada kökünün kazınacağını iyi bildiği için FETÖ de başkanlık sistemine karşı ve “Erdoğan diktatör olmak istiyor, Türkiye’yi NATO’dan çıkarmak istiyor” korosunda yerini alıyor.)
CHP’ye gelince, Başkanlık Sisteminde bugünkü siyasi tercihler açısından CHP’nin kazanması ihtimali hiç yok. Ancak Başkanlık, ikili bir sistem getireceği için CHP, HDP oylarına şimdiden talip olmaya başladı. HDP milletvekillerinin tutuklanmasından hareketle CHP’nin, Cumhuriyet’in temel ilkelerini savunuyor görünmesine rağmen bölücü terörü destekleyenlere sahip çıkması bir intihar girişimine benziyor. Çünkü CHP tabanı bu konuda asla parti yönetimi gibi düşünmüyor.
HDP milletvekillerinin terörist tabutlarını omuzlamaları, polisimizi tokatlamaları, devlete meydan okumaları CHP tabanını, en az AK Parti ve MHP tabanı kadar rahatsız ediyordur.
Ancak Kılıçdaroğlu yönetimi, siyasi hayatı eriyen HDP oylarına, Kürt siyasi hareketinin oy tabanına göz dikmenin dışında, bugün CHP için bir çıkış yolu da görmüyor. Belli mi olur, bakarsınız CHP ile HDP, birleşmenin yollarını da ararlar… Cumhuriyeti kurmakla övünen partinin girdiği çıkmaz sokağı görüyor musunuz?
Başkanlık Sistemi yolunda AK Parti ve MHP’nin omuz omuza vermesi, yola döşenecek mayınları düşündüğümüzde sıkıntılı bir süreci de işaret ediyor.