Hüseyin Gülerce Star Gazetesi

Cuma namazı laikliği tehdit eder mi?

Başbakan Davutoğlu, CHP ve MHP liderleri ile yaptığı görüşmelerin ardından önceki gün de Meclis Başkanı İsmail Kahraman ile görüştü. Bu görüşmeleri ve gelinen ortak tartışma ve...

08 Ocak 2016 | 6.806 okunma

Başbakan Davutoğlu, CHP ve MHP liderleri ile yaptığı görüşmelerin ardından önceki gün de Meclis Başkanı İsmail Kahraman ile görüştü.

Bu görüşmeleri ve gelinen ortak tartışma ve istişare zeminini önemsemeliyiz. Türkiye, içeride ve dışarıda gerçekten sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Geçen cuma günkü yazımda bu konuya şöyle dikkat çektim:

“Türkiye içten ve dıştan kuşatma altındadır ve bu kuşatmayı yaracak bir huruç hareketine ihtiyacımız var. Huruç hareketinin adı demokratikleşmedir, sivil-demokrat bir anayasanın yapılmasıdır.”

Demokrat düşüncede olan insanlar bugün ortak bir noktada buluştu: Türkiye’nin gücü; ekonomisi ve silahlı kuvvetlerinin gücü ile beraber asıl insan hakları, özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve adalet temelli demokrasi gücüdür. Bu gücün tecelligâhı da Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Sayın Başbakanın ziyaretlerinden sonra işte bu gerçekleşmiş oldu. Şimdi inisiyatif Meclis’tedir.

Üç parti arasında, 12 Eylül Anayasasının değiştirilmesi ile birlikte üç konuda mutabakat sağlandı: Yeni Anayasa, Meclis iç tüzük değişikliği ve AB reformlarında işbirliği...

Usul, esastan önce gelir diye bir kaide var. Usul adına en başta söylememiz gereken husus şudur; aradığımız toplumsal mutabakattır. Bu ise üslup güzelliği, nezaket, birbirimizin konumuna saygıyı ve hoşgörülü olmayı gerektiriyor. Üzülerek ifade edelim ki, bir yandan mutabakat ararken, bir yandan kırıcı, yaralayıcı, hatta aşağılayıcı söz ve tavırlar, sağlamlaştırmaya çalıştığımız zeminleri dinamitlemektedir.

Toplum olarak öncelikle yumuşamaya, makul düşünmeye, birbirimizi dinlemeye, anlamaya ihtiyacımız var. Ancak bundan sonradır ki uzlaşma zeminlerinde buluşabiliriz.

Bugün çok güzel bir fırsat yakaladık. Bu fırsatı heba etmemeliyiz.

Daha 8 yıl önce bir Cumhurbaşkanlığı seçiminden dolayı yaşadığımız sıkıntıları unutmadık. Tam 2007 Ağustosunda o sıkıntıyı aştık derken, bu defa tek başına iktidarda olan AK Parti’ye kapatılma davası açıldı. 1 oyla kapatılmaktan kurtuldu ama “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma” suçunu işlediği Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildi. Bugün, AK Parti’yi kapatma gerekçeleri olarak ileri sürülen suçlamaların hepsi, birlikte yaşamanın güzellikleri olarak hayatımıza girdi. Bırakınız başörtüsünün üniversitelerde problem olmasını, kamuda bile serbest. İddia edildiği ve toplumun korkutulduğu gibi kimse kimseye de bu yüzden bir ayrım yapmıyor. İmam Hatipler bir tehdit değil. Kur’an Kursları bir tehdit değil. Memurlar bir genelge ile bu cumadan itibaren farz olan ibadetlerini rahatlıkla yapacaklar. Ne laiklik tehdit altında, ne irtica hortladı... İşte toplumsal mutabakat için aradığımız anlayış ve hoşgörü iklimi buydu. Bu iklimin oluşmasında CHP’nin, MHP’nin ve eleştirmemize rağmen merkez medyanın payını inkâr edemeyiz.

Bir önemli sonuç daha; demek ki uzlaşabiliyoruz. Demek ki, ilkeler bazında, insanî değerler ve demokrasi bazında mutabakat ararsak netice alabiliyoruz.

Demek ki, korkularımıza esir düşmemeliyiz. Demek ki, korkularımızı kullanan demokrasi dışı güçlerin bizi birbirimize düşürmesine fırsat vermemeliyiz.

Başkanlık sistemi tartışmasına gelince. Eğer bu konu anayasa konusunda varılan mutabakatı tehdit ediyorsa, ayrı olarak ele alınması doğru olur. Sayın Cumhurbaşkanı sistemin yenilenme ihtiyacının olduğunu, daha iyinin aranması gerektiğini söyleyerek Başkanlık sistemini savunuyor. Bunun tartışılmasını istiyor. Neticede referanduma gidilecek, halk karar verirse yeni sisteme geçilecek. Bu teklifi kavga sebebi yapmanın anlamı yok. Kaldı ki, Sayın Erdoğan’ın ismiyle bu meselenin şahsîleştirilmesi de doğru değil. Hepimiz bugün varız, yarın yokuz. Geleceğimiz adına en doğruyu aramanın önü kesilmemelidir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Erdoğan güven, Kılıçdaroğlu endişe kaynağı... 27 Mayıs 2023 | 586 Okunma Özdağ-Kılıçdaroğlu-HDP: Toplu intihar… 25 Mayıs 2023 | 1.534 Okunma CHP-FETÖ irtibatlarını unutmayalım 20 Mayıs 2023 | 410 Okunma Sinan Oğan, küresel baskıya dayanabilir mi? 18 Mayıs 2023 | 3.637 Okunma Erdoğan ile 14 Mayıs destanı yazılırken… 13 Mayıs 2023 | 1.155 Okunma