Hüseyin Gülerce Star Gazetesi

Cumhurbaşkanlığı sisteminden anladığım…

Başbakan Yıldırım ve MHP lideri Bahçeli arasındaki görüşmenin somut adımları belli oldu. AK Parti’nin hazırladığı yeni anayasa taslak metni MHP’ye ulaştırıldı. Şimdi iki partinin...

17 Kasım 2016 | 8.317 okunma

Başbakan Yıldırım ve MHP lideri Bahçeli arasındaki görüşmenin somut adımları belli oldu. AK Parti’nin hazırladığı yeni anayasa taslak metni MHP’ye ulaştırıldı. Şimdi iki partinin uzmanları metin üzerinde bir çalışma yapacaklar.

Başkanlık Sistemini konuşurken bir sürprizle karşı karşıyayız. Sayın Bahçeli “bize ulaşan metinde ‘cumhurbaşkanı’ ifadesi geçiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün Pakistan ziyareti öncesinde “Çalışmanın ‘başkanlık ya da cumhurbaşkanlığı’ olmasında benim için herhangi bir sıkıntı söz konusu değildir” açıklamasını yaptı.

AK Parti’nin, “Başkanlık Sistemi” ifadesindeki ısrardan vazgeçtiği anlaşılıyor. Bunun isabetli olduğunu ve “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” ile orta yolun bulunduğunu söyleyebiliriz. Çünkü “Başkanlık” üzerinden öylesine bir algı operasyonu yürütüldü ki, “Erdoğan, diktatörlük istiyor, Türkiye otoriterleştiriliyor” algısını kırmak imkansız hale geldi. Ayrıca Parlamenter sistemi tercih ettiğini açıkça belirten MHP de bu “Başkanlık” ibaresinden dolayı köşeye sıkıştırılıyor, ilkelerinden vazgeçmekle eleştirilerek baskı altına alınıyordu.

“Başkanlık” yerine “Cumhurbaşkanlığı” sistemi denmesi evet, Sayın Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi bir sıkıntı doğurmuyor. Dünkü haberlere göre MHP’ye iletilen teklifin özünde iki temel değişiklik var:

Birincisi, Cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisi kesilmiyor. Pakistan’a giderken yaptığı açıklamaların içinde Sayın Erdoğan’ın şu ifadesi de var: “Benim kanaatim cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğinin kesilmesi bir defa ülkedeki siyasi etkinliğin, aktif yapının zafiyet bulmasını getirir.”

Bu gerçeğin iki örneği var. Turgut Özal ve Süleyman Demirel, Çankaya Köşkü’ne çıkıp, partileri ile ilişkileri kesildiğinde, Anavatan Partisi de, Doğru Yol partisi de tabela partisine dönüştü. Çünkü iki lider de partilerinin kurucusu, her şeyi idi. Etkileri kalmayınca partilerinin yanlış ellere geçtiğini, geçirildiğini düşündüler. Kendilerini sevenleri, bağlıları ile müdahale etmek istediler, bu da partilerinin bölünmesini hızlandırdı. Türkiye’nin siyasi istikrarı, ekonomisi, kalkınması bu durumdan ciddi zarar gördü. Kaybeden Türkiye oldu.

Sayın Erdoğan bu gerçeği en iyi bilen insandır. Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi’nin, dolayısıyla Türkiye’nin başına geleni seyretmek onun karakteri, dava inancı, sorumluluğu ile asla bağdaşmaz.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Erdoğan güven, Kılıçdaroğlu endişe kaynağı... 27 Mayıs 2023 | 586 Okunma Özdağ-Kılıçdaroğlu-HDP: Toplu intihar… 25 Mayıs 2023 | 1.534 Okunma CHP-FETÖ irtibatlarını unutmayalım 20 Mayıs 2023 | 410 Okunma Sinan Oğan, küresel baskıya dayanabilir mi? 18 Mayıs 2023 | 3.637 Okunma Erdoğan ile 14 Mayıs destanı yazılırken… 13 Mayıs 2023 | 1.155 Okunma