Sayın Binali Yıldırım, Pazar günkü AK Parti olağanüstü kongresinde, geçerli 1405 oyun tamamını alarak genel başkan seçildi. Erdoğan ve AK Parti muhalifleri bu durumu, “Tayyip’in kongresi, delege değil kuzu bunlar, al sana demokrasi...” diyerek alaya alıyor, işi hakarete kadar vardırıyorlar. Gerçekten izaha muhtaç bir durum var. Seçim kazanmış iktidar partisinde başbakan, “kendi arzum değil, zaruretten” diyerek dramatik şekilde koltuğunu bırakıyor. Az sayıda da olsa, delegelerde hissi tek bir tepki neden yok? Evet, AK Parti delegeleri, istisnasız neden Sayın Erdoğan’a böylesine bağlılar? Onun attığı adımları neden fire vermeden onaylıyor? Erdoğan’ın hasımları ve AK Parti muhalifleri buna “biat” diyor. Velev ki “biat” ama neden görülmemiş bir sadakatle biat ediyorlar? Öncelikle şunu söyleyeyim. Başta F. Gülen olmak üzere vesayet çevrelerini, onların işadamlarını, medyasını, yazarlarını, akademisyenlerini, politikacılarını kör eden bir Erdoğan düşmanlığı var. Bu düşmanlık, bilhassa Gülenistlerde bir kin ve nefrete bürünmüş halde. Öyle ki, F. Gülen, daha 5 sene önce Cemaatini yüzde 70-80 oranında destekleyen halka artık “sürü” demeye başladı. Birkaç gün önce Pensilvanya’da yaptığı konuşmada “Tiran’ları Tiran, Nemrut’ları Nemrut yapan alttakilerin sürü haline gelmesidir. Bütün Tiranlar halkın değerlerine saygı gösteriyor gibi yaparlar. En önde saf tutarlar. Camiye gelirler...” Erdoğan düşmanlığı ile gözleri kör olanların, dimağları dumura uğrayanların ve vicdanları kararanların, AK Parti delegesinin iradesini anlamaları mümkün değildir. Evet, nedir bu Erdoğan sevgisi, bağlılığı ve sahiplenme?