Toplumun sosyal dokusuna ve siyasete yansıyan somut bir farklılık/ayrışma var: Yaşam tarzı farklılığı…
Bugün Batılı yaşam tarzını benimseyenler ile mütedeyyin olmayı tercih edenlerin ayrı dünyaları var. Kestirmeden söyleyelim, laik-dindar ayrışması…
Yaşam tarzı farklılığı, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri var. Kendini Batılı, “laik-aydın-ilerici” gören kesim, başta bu ayrışmayı önemsemedi. Zira bir statüko vardı ve yönetim/güç vasıtalarının tamamı kendi ellerinde, kontrollerindeydi. Bizim vesayet sistemi dediğimiz, seçilmişlerin atanmışların kontrolüne girdiği ve sivil-asker bürokrasinin, emniyet sübabı olarak tahkim edildiği bir rejim kurdular.
Başta eğitim sistemi, iş dünyası, medya, üniversiteler, yargı/üst yargı, sendikalar, sanat/kültür dünyası velhasıl toplumu, yönetimi etkileyen her kurum,