Referanduma 6 gün kala ‘Evet’ bloğunda belirgin bir “16 Nisan’da kazanacağız” havası var. Bu hava meydanlara umut, coşku ve heyecan olarak yansıyor. Moraller yerinde, yüzler gülüyor, bir bayram hazırlığı, bir şölen atmosferi var.
‘Hayır’ bloğunda ise bedbinlik, çaresizlik, yüzlerde bir moral çöküntüsü var. Olmayacak duaya âmin demek zorunda bırakılmış çaresizlik hali, kimilerini agresifliğe itekliyor. Bir Konya CHP milletvekili tam da bu ruh halini sergiledi. Hiddet, kin ve öfke ile şirretlik yapıp ‘Evet’ diyenleri İzmir’de denizde dökmekten söz etti. Bu milletin evlatlarını, vatanımızı işgale kalkan Yunan’a benzetti. Kılıçdaroğlu da ona sadece “sus” dedi…
‘Hayır’ bloğu neden böyle perişan vaziyette? Neden bozulan moralleri düzeltmek için algı operasyonuna malzeme yapılan şişirme anketlere dört elle sarılıyorlar? Yarım ağızla “şu anda başa baş bir durum var. Hayır-Evet birbirine çok yakın. İkisi de kazanabilir.” tesellisine sığınıyorlar?
Çünkü hem kendileri büyük hatalar yaptılar, hem de Avrupa’da Türk vatandaşlarının üzerine atlarla, itlerle saldırılması ‘Evet’ rüzgârını kuvvetlendirdi.
‘Hayır’ bloğunda CHP, çam üstüne çam devirdi. Önce Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinin özü olan “Yürütme, iki başlılıktan kurtuluyor. Artık yürütmenin başı cumhurbaşkanıdır, yeni sistemde başbakan yok” temel değişikliğini yok sayarak, “ya Başbakan başka, Cumhurbaşkanı başka partiden olursa” lafını etti. Ardından Yalova milletvekili Muharrem İnce, katıldığı bir TV programında;“Niye lokanta kapatılsın, niye muhtar kapatılsın? Nereye dayandırıyorsunuz? Gösterin bana..." şeklindeki soruya, duraksayıp, şaşkınlık içinde sağına soluna baktıktan sonra, “metni yanımda getirmedim. Okusak bile çok uzun sürer kimse anlamaz” cevabını verdi.
Kılıçdaroğlu ‘Evet’ değirmenine su taşımaya devam etti. Herkesin içinde kendilerine şarkı vermeyen besteciye “korkak” diye başlayan hakaretler yağdırdı. “Sanatçı dostu CHP” maskesini indiriverdi.