Sayın Erdoğan’ı seven, bugüne kadar AK Parti’yi destekleyen bazı insanlarda, şöyle yürekten “evet” diyememe gibi bir hal var. Bunlar, “hayır” demiyorlar ama “evet çıkmasa galiba daha iyi olacak” gibi bir haleti ruhiye içindeler.
Onların samimiyetini sorgulamıyorum. Yönetimde büyük bir sistem değişikliğine gidiliyor. Hislerin, vicdanın, gerçeklerin insanda kafa karışıklığı meydana getirmesi normal karşılanmalıdır. Ancak “evet” kampında olduğu düşünülen insanların, samimi endişelerini kamuoyu önünde sesli dile getirmeleri, “evet” diyecek insanların kafasını karıştırır.
Demem o ki, Erdoğan ve AK Parti’yi Türkiye için önemli gören insanların “evet” konusunda net olması gerekir. “Ama ‘evet’in sakıncaları/tehlikeleri var” deniyorsa net olunmalıdır. Çünkü lafı, “evet çıkmasa daha iyi olur”a getirmek, başka türlü bir “hayır çıkmalı” anlamına gelir.
Biz yazarlar, ülkemiz ve insanımız için tarihi bir karar anında tarihe not düşüyoruz. Ben, “evet”in doğru olduğuna aklımla, vicdanımla samimi olarak inanıyorum. Yanılabilirim ama bu benim vicdani kanaatim. Aynı zamanda 10 Ağustos’ta Sayın Erdoğan’ı ilk turda yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı seçen, 1 Kasım’da AK Parti’yi tek başına yeniden iktidara getiren millet iradesine olan güvenimin sonucu. Hiç tereddütsüz “evet” diyorum.
Bugüne kadar Erdoğan’ı desteklemiş ama şu anda tereddüt yaşayanları anlamaya çalışıyorum. Onlar da “tek adam” meselesine çakılıp kalıyorlar. “Ya şöyle olursa, ya böyle olursa” diyorlar.