1 Kasım, Türkiye demokrasisi açısından tarihi bir dönüm noktasıdır. Muhalefetle birlikte hareket eden, hatta HDP’ye ve Demirtaş’a açık destek veren Gülen cemaati medyası ve tabanı ile Aydın Doğan medyası, başta TÜSİAD yine belli sivil toplum kuruluşları, AK Parti’nin tek başına iktidar olmaması için geniş bir ittifak oluşturdular. AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olmaması için her şeyi göze almışlar. Bunu bir hayat memat meselesi haline getirmişler. Bir yerlerden teminat almış gibi cepheden psikolojik savaş yöntemleri ile saldırıyorlar.
Bilhassa HDP, KCK ve PKK konusunda akıl almaz, mütedeyyin vatansever insanlara asla yakışmayan bir savrulma içindeler. Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın yazdıklarından örnek vereyim. Dumanlı, bundan üç yıl önce 27 Ağustos 2012’de şunları yazmıştı:
“KCK yıkılmadan PKK yıkılmaz. KCK, paralel devletin ta kendisi ve PKK onun emrindeki silahlı güç. Bazı KCK müdafii yazarların söylediği doğru olsaydı zaten BDP’ye gerek kalmazdı; çünkü PKK ile BDP arasındaki yakın bağ ortadayken araya neden yeni bir yapı girecekti ki? KCK da, PKK da terör örgütüdür; biri dağda savaşıp asker polis demeden katliamlar yapıyor, buna razı olmayan Kürt vatandaşımızı da öldürüyor; diğeri PKK’ya şehirde destek sağlıyor, taraftar topluyor, eylemlerine doğrudan yardım edip, korkunç planı fiilen icra ediyor. PKK’yı çökertmek isteyen, KCK’yı da devirmek zorunda. Bunun aksini düşünmek ya bilgisizlikten kaynaklanıyor ya da bizim bilemediğimiz bir fırıldak dönüyor.”
Aynı Ekrem Dumanlı bugün ne yazıyor, buyurun: