Bir süredir F. Gülen’in silahlı kuvvetler eliyle bir darbe yaptıracağı iddiaları dillendiriliyor. Dün bu iddialar ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir açıklama geldi: “Milletinin engin sevgi ve güveninden güç alan, demokrasiye bağlılığını her ortamda dile getiren Türk Silahlı Kuvvetlerinde idari ve adli mekanizmalar sürekli ve etkin olarak çalıştırılmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde disiplin, mutlak itaat ve tek emir komuta esastır. Hiçbir yasa dışı, emir-komuta hiyerarşisi dışı oluşum ve/veya harekete taviz verilmesi söz konusu değildir.”
Bölücü terör örgütü ile mücadelede her gün şehitler verirken, darbe iddialarının askerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilediğini unutmamak lazım. Millet olarak, Paralel Devlet Yapılanması ile mücadelede Genelkurmay Başkanlığı’na güvenmemiz lazım. Açıklamada verdikleri söz asker sözüdür: Demokrasiye bağlılık, idari ve adli mekanizmaların sürekli ve etkin çalıştığı, darbe heveslerine taviz verilmesinin söz konusu olmadığı...
Kimileri, Paralel Yapı ile mücadelede diğer kurumların gayret ve çalışmalarının medyada sürekli yer almasından hareketle, TSK içindeki gayretlerin de kamuoyuna aksettirilmesini istiyor. TSK’nın konumu ve hassasiyetleri ile diğer kurumları bir tutmak doğru değildir. Burada önemli olan TSK komuta kademesine güven duymamızdır. Karşımızda, devlete savaş açmış, silahlı kuvvetler mensuplarına Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davalarında kumpaslar kurarak haksızlıklar yapmış bir yapı var. Askeri sınavlar da dâhil soru hırsızlığı, telefon dinleme ve şantaj iddiaları ile yargılamalara muhatap olan bu yapı ile mücadeleye, TSK’nın kayıtsız kalacağını düşünmek, TSK komuta kademesine haksızlık olur.
F. Gülen’in Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ele geçirmeyi ne kadar önemsediğini, 17/25 Aralık öncesi Yalova’ya beni ikna için gelen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil’den duydum. (Bunu detaylı olarak Kirli Hesaplar Çarşısı kitabımda yazdım.) Bana, asıl hedefin silahlı kuvvetlerde hâkimiyet ve kontrol kurmak olduğunu söyledi. Ben, “hani vakıflar, okullar, yurtlar, üniversiteler, hastaneler, medya, diyalog faaliyetleri ile gönüllere girilecekti” diye itiraz edince, “Onların hepsi kolu korumak için. Kol, silahlı kuvvetler... Hocaefendi diyor ki, bulunduğumuz coğrafyada ayakta kalmamız kolu korumakla, silahlı kuvvetlerde olmakla mümkün...”