On gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çarpıcı bir ifadesi oldu. Paralel Yapı’nın, milletin kutlu yürüyüşünü sabote için kullanılan ne ilk ne de son araç olacağına işaret ederek şunları söyledi:
“Bir dönem sağ-sol kavgasını, Alevi-Sünni çatışmasını kışkırtanlar, kardeşi kardeşe düşürenler, önce Gezi Olayları, akabinde de Paralel İhanet Çetesi üzerinden amaçlarına ulaşmak istedi. Bugün de aynı çevreler PKK, DHKP-C ve DAİŞ gibi terör örgütleri üzerinden oyunlarını devam ettiriyor. Artık eskisi gibi manipülasyona açık, dengeleriyle rahatça oynanabilen, zayıf bir ülke değiliz. Türkiye terör üzerinden terbiye edilemeyecek kadar güçlü ve büyük bir ülkedir. Üzüldüğüm, bu örgütün (Paralel Yapı’nın) PKK ile ve benzeri örgütlerle el ele olmasıdır...”
F. Gülen’in lideri olduğu iddiası ile yargıda “Paralel Devlet Yapılanması/Fethullahçı Terör Örgütü” (PDY/FETÖ) davaları başladı. Sınav yolsuzluklarından, telefon dinlemelerine, kumpas davalarından Hrant Dink cinayetine kadar pek çok konudaki iddiaların doğruluğu araştırılıyor.
Devlete, yargıya ve toplumun büyük bir ekseriyetine göre, şu anda Türkiye’yi en çok meşgul eden iki tehdit var.