CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun yalanlara dayanan iddiaları artık siyasetin kirlilik boyutunu çoktan aştı.
Ana muhalefet lideri, partisinin Grup toplantısında, ''akşam 22.00'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin ABD'ye kaçış planını açıklayacağım'' deyip sinsilik yapıyor. Ama herkesin ulaşabileceği bilgileri, eline tutuşturulan kâğıtları sallayarak ''işte belgeler'' diye gösteriyor.
Ayıp be... Siyasette utanma da mı kalmadı?
Kılıçdaroğlu bu son numarası ile artık siyasetin klinik vakasıdır.
Kılıçdaroğlu'nun yaptığına 7 açıdan bakalım.
1. Karşımızda gayrı ciddi bir siyasetçi var. Asla güven vermiyor.
2. "Belgeler elimizde, para akışlarının hepsi elimizde, anlatayım..." diyor. TÜRGEV ve Ensar vakıflarını, Erdoğan ailesini suçluyor.
İki vakıftan açıklama yapılıyor. "ABD yasalarına bağlı çalışan vakfın (TÜRKEN), denetime açık ve şeffaf yapısının doğal bir sonucu olarak dileyen herkesin ulaşabileceği dokümanlar Amerikan Adalet Bakanlığı'nın sitesine yüklenmiştir."
Yani ortada gizli belge falan yok.
3. Kılıçdaroğlu, "kaçış planı" derken, bu vakıflar üzerinden ABD'ye para aktarıldığı ve Erdoğan ailesinin Amerika'ya kaçma planının böylece ortaya çıktığını iddia ediyor.
Ne plan ama...
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanı hakkında gerçekten çok seviyesizce bir saldırı bu. Ahlaksız siyasetin dibi bu...
4. Kılıçdaroğlu'nun, "Erdoğan kaçacak" yalan ve iftirası ilk değil. 30 Mart 2014 seçimlerinden önce de bu çirkin saldırıyı yaptı Kılıçdaroğlu.
19 Mart 2014'te yerel seçimlerde CHP'ye çalışan Fetullah Gülen'in televizyonu STV'de, Ankara Temsilcisi Abdullah Abdulkadiroğlu'nun programında aynen şunları söyledi:
"Emin olun yurtdışına kaçmaktan başka bunun bir çaresi yoktur. Erdoğan için söylüyorum. Kaçsa da onu bu ülkeye getireceğiz.
Yargılanacaktır. Bunun kurtuluşu yok."
Yine 26 Mart 2014'te Denizli mitinginde, Erdoğan'ın Sudan'a kaçacağını savurmuştu.
Şimdi yine bir seçim arifesindeyiz ve yine Kılıçdaroğlu'nun hezeyanları...
Erdoğan kaçmaz, kaçmamıştır.