Bir süredir Ankara kulislerinde AK Parti’nin baskın bir seçime gideceği konuşuluyor. Seçim yorgunu ülkemiz 30 Mart 2014’ten, 1 Kasım 2015’e bir yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve iki genel seçim yaşadı. Türkiye “seçimler geride kaldı, önümüzde ekonomik ve siyasi istikrar dönemi var” huzurunu yakalamışken, yeniden bir seçim lafı edilmesi hem yersiz, hem hizmet odaklı dikkatleri dağıtmaya yöneliktir. Nitekim Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş Milliyet’ten Serpil Çevikcan’a önceki gün şu açıklamayı yaptı: “2019’da kadar seçim yok, bu çok iyi bir imkân ve bunu en iyi şekilde değerlendirmemiz lazım.”
Pekiyi nereden çıkıyor bu baskın seçim lafı? En önemli sebebi, yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmasının birlikte yapılmasının getirdiği ayrışma. AK Parti, Türkiye’nin yönetiminin yeni anayasada yer almasını, yönetimin yukarıdan aşağıya buna göre yapılandırılmasını savunuyor, istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti açısından bunun iki önemli gerekçesi var.
Birincisi, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi, yeni bir durum meydana getirdi. Güçlü Cumhurbaşkanı’nın parlamenter sistem içinde yetkisiz kılınması gibi bir sıkıntı doğdu. Parlamenter sistem bu iki başlılığı kaldıramaz. Cumhurbaşkanı ile hükümetin uyumlu çalışması bugün problem olmayabilir ama ileride Türkiye’de sistemi kilitleme potansiyeli ve getireceği sıkıntılar görmezden gelinemez. İki başlılığa bir son verilmesi elzemdir...