Terör, patlayıcı yüklü araçlar ve canlı bombalar ile tırmandırılıyor. Türkiye, daha önce böylesine bir şiddet, vahşet, baskı ve yıldırma saldırısı görmedi. Görünür hedefte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarı var. Asıl hedef ise Türkiye’yi teslim almaktır. Irak’ın ABD tarafından işgalinden beri bölgemizde taşlar yerinden oynadı/oynatıldı. Mısır darbe ile Suriye ve Libya ise bölünme ile yeni küresel projelere dâhil edildi. Suriye’deki yangının külü dumanı arasında Türkiye’ye de boyun eğdirilmeye çalışılıyor.
Erdoğan’a teveccüh ve halk desteği devam ettiği için Rusya destekli Batı merkezli kirli hesaplar bir türlü tutmuyor. Gezi olayları, 17/25 Aralık darbesi, MİT TIR’larının durdurulması ve HDP’ye barajı aştırıp AK Parti’nin tek başına iktidardan uzaklaştırılması hesaplarına rağmen 1 Kasım seçimlerinde Türkiye yeniden istikrar düzlüğüne çıktı. Çıktı ama kirli hesapların sahipleri, şer ittifakının taşeronları da çileden çıktı. Artık şehirlerimizde PKK’sı, DAİŞ’i, bütün taşeronlar devrede ve bu topraklarda görülmemiş vahşet sergiliyorlar.
ABD’nin eski Ankara Büyükelçileri, Kandil’deki PKK liderleri, Pensilvanya’daki bedduacı (son konuşmasında bir beddua daha savurdu), Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri ve maalesef AK Parti içinden birileri, bir “Erdoğansız Türkiye” korosu oluşturdular. “Türkiye’yi diktatörlüğe götüren Erdoğan gitmeden Türkiye’ye demokrasi gelmez” diyorlar. CHP, vahşi terör saldırı ile desteklenen bu şer ittifakının çağrısına açıktan destek vermek istemiyor ama “başımıza gelenlerin hepsinin müsebbibi bu iktidardır, Erdoğan’dır” demeyi ihmal etmiyor. (Yahu şu Brüksel’deki PKK çadırını da mı Erdoğan kurdurdu. Bari ona bir şey deseniz...)