15 Temmuz darbe girişiminin yargılamaları peş peşe başladı. Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) gırtlağına kadar bu ihanetin içerisinde olduğuna dair bir yığın belge ve itiraf ortaya çıktı. En kuvvetli delillerden biri, F. Gülen’in Pensilvanya’da dizi dibinde ailesi ile birlikte görünen ilahiyat yardımcı doçent Adil Öksüz’ün darbe karargâhındaki görüntüleri... Aynı A. Öksüz’ün 15 Temmuz öncesinde değişik mekânlarda darbe toplantıları yaptığı, darbe planlarını onaylamak üzere ABD’ye gittiği de anlaşıldı.
15 Temmuz ihanetinin hedefi; milletimizin iç savaşa sürüklenmesi, Türkiye’nin yabancı güçler tarafından işgali, vatanın parçalanarak Güneydoğu’muzda bir PKK devleti kurulmasıydı. Böylesine bir hedef, FETÖ’yü aşar. İşte bu sebeple 15 Temmuz’un planlayıcıları içinde, kesinlikle bölgemizde asırlık menfaatleri olan, Türkiye’ye boyun eğdirmek isteyen ülkeler, güç odakları var. Biz onları, bazen “şer cephesi”, “bazen “Üst Akıl” diye adlandırdık.
Kimileri bu güçlerin içimizdeki elemanları olduğu için bu gerçeği ya görmezden geldiler, ya da üstünü örtmeye çalıştılar. Bir de Erdoğan düşmanlığı ve nefreti ile “bu adam gitsin, nasıl giderse gitsin, kim götürürse götürsün umurumda bile değil” diyen, Türkiye’nin batmasına bile razı olan hasetçiler, hazımsızlar cephesi var. Onlar da 15 Temmuz’da FETÖ’nün ve yabancı güçlerin dahlini yok sayıyorlar. Hatta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son aylarda “15 Temmuz hükümetin kontrollü bir darbe girişimiydi” zırvasını bile tekrarlamaktan çekinmiyor.