ABD Suriye’de filmi başa sarmak istiyor. 2011’de Esed bahanesiyle Suriye’ye gelen ABD, 7 yıl boyunca terör örgütü PKK’nın Akdeniz’e çıkış planını hazırladı. 2013 yılında Özgür Suriye Ordusu’nun Esed rejimini devirme ihtimali belirince Irak’ta besleyip büyüttüğü DEAŞ’ı kendi tabirleriyle IŞİD’i Suriye’ye transfer etti.
IŞİD’in Suriye’ye geçmesi ABD’nin elini daha da rahatlattı. IŞİD sayesinde hem Esed kurtulacaktı, hem de ÖSO geriletilecekti. Nitekim IŞİD, Suriye’de ÖSO ile savaşa tutuştu. IŞİD’in saldırılarıyla gerileyen ÖSO, kontrol ettiği alanların IŞİD’in eline geçmesinin önüne geçemedi. ÖSO kaybettikçe Esed ve PKK rahatlıyordu.
ÖSO’ya karşı ABD’den aldığı görevi yerine getiren IŞİD’i ikinci bir görev bekliyordu. Artık ÖSO’dan aldığı yerleri PKK’ya teslim etme zamanı gelmişti. Ancak bu göz göre göre açıktan bir devir teslim olamazdı. Bir senaryoya ihtiyaç vardı. Senaryo Kobani’de sahneye koyuldu. Göstermelik çatışmalar başladı. ABD’nin havadan yaptığı silah yardımlarının bir postası PKK’nın kontrol ettiği alana, bir postası da IŞİD’in kontrol ettiği alana düşüyordu.
Göstermelik çatışmalar neticesinde PKK’nın Akdeniz’e inme planı tıkır tıkır işliyordu. Ancak Türkiye, her ne pahasına olursa olsun bu planın gerçekleşmesine izin vermeyeceğini ilan ediyordu. Türkiye’nin kararlılığından endişe eden ABD, zaten aylardır işbirliği içinde olduğu FETÖ’yü harekete geçirdi. Önce Rus uçağı tezgâhını sergiledi. Oradan istenilen netice alınamayınca fiilen yönetime el koyma planı devreye sokuldu.
15 Temmuz akşamı Fetullahçı hainler ihanet girişiminin fitilini ateşledi. Her şeyi hesap etmişlerdi. Kara, Hava Deniz, polis, yargı… Her konuda hazırlardı. Hesap etmedikleri tek, MİLLET’ti. Tabii bütün hesapların üzerinde olan Allah’ın hesabını da hesaba katmamışlardı. Sonrası hepimizin malumu. Fetullahçı hainler emellerine ulaşamadan kimi yakayı ele verdi, kimi soluğu Yunanistan’da, kimi Almanya’da, kimi ABD’de aldı.
Darbe başarısız oldu ancak emperyalistler PKK’yı Akdeniz’e indirme hevesinden vazgeçmediler. Türk ordusunun darbe dolayısıyla büyük tahribat yaşadığını düşünen ABD, PKK’yı ve DEAŞ’ı cesaretlendirmeye devam etti. Önce Fırat Kalkanı Harekâtıyla akıllarını başlarından aldık, ardından da Zeytin Dalı Harekâtıyla kafayı yedirdik onlara.