Belki çok klişe bir sözdür ama bu kez gerçekten çok önemli bir seçime gidiyoruz. 24 Haziran’da sadece ülkeyi kimin yöneteceğine karar vermeyeceğiz, sadece kimlerin milletvekili olacağına karar vermeyeceğiz. 1960 27 Mayıs’ında bir başbakan ve iki bakan asılarak getirilen karanlık düzene son vereceğiz. 16 Nisan’da kabul edilen anayasa değişikliğini hayata geçireceğiz.
Türkiye’de çok partili hayata 1946 yılında geçildi. Çok partili hayatın ilk seçiminde açık oy gizli tasnif uygulandı ve Milli Şef yönetiminin ömrü 4 yıl daha uzatıldı. 1950 seçimleri ‘karar milletin’ seçimi olmuştur. 1950 ile 60 arasında yapılan 3 seçimde de milletin seçtikleri ülkeyi yönetmiştir.
Milletin tercihi ile iktidara gelemeyeceklerini ya da milletin tercihi ile iktidara gelenlere istediklerini dikte ettiremeyeceklerini anlayanlar, çıkışı darbede buldular. Ve 27 Mayıs’ta silah zoruyla yönetime el koyarak Türkiye’yi esaret altına aldılar.
1960 darbecileri Türk milletinin tercihini taca çıkaran bir anayasa hazırladılar. Millet kimi seçerse seçsin, 1961 Anayasası ile ülkeyi yönetme gücünü ellerine geçirdiler. Buna ilk direnen Süleyman Demirel oldu. 1965 yılında büyük bir çoğunlukla iktidara gelmesine rağmen, üstelik 1969 yılındaki seçimlerde yine milletin teveccühü ile seçimi kazanmasına rağmen, Demirel’in önüne rahmetli Menderes’in idam sehpasındaki fotoğrafını koydular. O da şapkasını aldı gitti.
Darbeci vesayet sistemine direnen bir başka lider Turgut Özal oldu. Hepimizin malumu ömrü yetmedi ya da ömrünü kısalttılar da diyebiliriz. Ardından Necmettin Erbakan başbakan oldu. Onu anlatmaya gerek yok sanırım. Yakın zaman, herkes hatırlar. 28 Şubat ve akabinde CHP’li Zekeriya Temizel’in “kayıp trilyon kumpası.” Rahmetli Erbakan’ın bu dünyadan borçlu göçmesi ile sonuçlanan bir kumpas.
Şimdi bütün mesele Tayyip Erdoğan. Uğruna başbakan astıkları, cumhurbaşkanı zehirledikleri, her türlü çirkefliği yaptıkları 27 Mayıs düzeni çöküyor. Ve bunun müsebbibi olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı görüyorlar. Son 5 yıldır Erdoğan’dan kurtulmak için yapmadıkları kalmadı. 7 Şubat MİT krizi, Gezi kaosu, 17-25 Aralık yargı darbesi, 15 Temmuz fiili darbe ve işgal girişimi, müteaddit defalar suikast girişimi, içerde ve dışarıda her türlü yalan-iftira.