FETÖ ile mücadele için 15 Temmuz darbe ve ihanet girişiminden 5 gün sonra ilan edilen OHAL’in uzatılıp uzatılmaması en önemli gündem maddelerimiz arasına girdi. 24 Haziran seçimleri öncesi MHP hariç, tüm partilerin vaatleri arasında yer alıyordu OHAL. Seçimden sonra da OHAL’in uzatılması gerektiğini ilk dile getiren yine MHP oldu. MHP ile AK Parti arasında devam eden görüşmelerde OHAL’in de konuşulduğu belirtiliyor.
FETÖ ile mücadelede başından beri yöntem hatası olduğunu hep dile getirdim. İki örnekle bu yöntem hatasına tekrar vurgu yapmak istiyorum. FETÖ ile mücadele tabandan tavana değil, tavandan tabana yönelik yapılsaydı çok daha etkili sonuç alınırdı.
Birinci örnek ByLock: 105 bin kişilik ByLock kullanıcısı tespit edildi. Savcılıklara gönderildi, operasyonlar başladı, soruşturmalar yapıldı, çeşitli cezalar verildi.
Peki, bu 105 bin kişi bir tasnife tabi tutuldu mu? Mesela 105 bin kişi için, en çok ByLock kullanan, en çok mesaj atan, en uzun süre bulunduran gibi yöntemlerle bir sıralama yapıldı mı? Yapılmadı. Eğer yapılsaydı, mor beyin tuzağına düşmezdik. Böyle bir sıralama yapılsaydı, yani en fazla mesaj atan, en uzun süre ByLock kullanan FETÖ’cülerden operasyonlara başlasaydık, sıra mor beyin kullanıcılarına gelmeyecekti. Çünkü mor beyin kullanıcıları sıralamanın altında kalacaklardı.
İkinci örnek dijital materyaller: 15 Temmuz sonrası milyonlarca dijital materyal (cep telefonu, tablet vs) elde edildi. Bunların incelenmesini bir tasnife tabi tuttuk mu? Ne yazık ki ortaya çıkan sonuçlar, bu konuda da bir tasnif yapmadığımızı gösteriyor. Darbe girişiminin yönetildiği Akıncı Üssü’nde yakalanan Kemal Batmaz ve Hakan Çiçek’in cep telefonları ve tabletleri ile ilgili yapılan incelemeler sonuçlanmış. Bu şahısların o gece ABD’de bulunan elebaşı Fetullah Gülen ve yanındakilerle konuştukları tespit edilmiş. Bu kadar kritik isimlerin dijital materyallerinin incelemesi 2 yıl mı sürdü, yoksa 2 yıl sonra mı onların cep telefonu ve tabletlerine sıra geldi?
Konumuz bu eksikleri dile getirmek değil, asıl konuya geçmek istiyorum. Asıl konumuz OHAL. Yukarıda anlattığım sebeplerle mücadele yöntemi hatalıydı, yukarıdan aşağıya doğru değil aşağıdan yukarıya doğru mücadele yöntemini tercih ettik. Bu mücadele yöntemi nedeniyle öncelikle FETÖ’nün asalaklarına operasyon yaptık. OHAL’in iki yılını bu asalaklarla mücadele için harcadık. Yani çaycıyı, çorbacıyı, sıvacıyı yakaladık. Yukarı çıktıkça yavaş yavaş asıl kadroya doğru yaklaştık. Yeni yeni kriptolar ortaya çıkıyor, vay canına diyeceğimiz isimlere yaklaşılıyor. İşte böyle bir ortamda OHAL kaldırılmak isteniyor. FETÖ’nün asıl örgüt yöneticilerine yaklaştığımız bir dönemde mücadeleyi OHAL’siz yapacağız. Bunu bir kez daha düşünmemiz lazım.