Türkiye, IMF’ye borcunu bitirip yollarını ayırdığı 2013’ün Mayıs’ından bu yana ekonomide tuhaf çalkantılar yaşıyor. Tabii sadece ekonomide değil, Gezi olaylarıyla birlikte toplumsal alanda da beklenmedik senaryolarla karşı karşıya. 17-25 Aralık, PKK’nın yeniden çatışma ve şiddet olaylarına yönelmesi, hendek ve çukur eylemleri, DEAŞ’ın canlı bomba saldırıları, 15 Temmuz darbe girişimi… Bütün bunların hepsinin tek elden yönetildiği artık aşikâr.
15 Temmuz darbe girişiminin bastırılması ve Fetullahçı teröristlerin sızdıkları devletten arındırılmaya başlanmasıyla yepyeni bir süreç başladı. Devlet, FETÖ’den arındıkça başarılı operasyonlar gelmeye başladı. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla PKK’nın ve DEAŞ’ın sınırlarımız ötesindeki gücü kırıldı. PKK ile yurt içinde ve Irak’ın kuzeyinde çok daha etkili mücadele edildi. Biraz da OHAL’in etkisiyle, gerek terör gerekse toplumsal kaos peşinde olanlar amaçlarına ulaşamamış görünüyor, ancak ekonomi için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Piyasa şartlarına baktığımız zaman Türk ekonomisinde asla olmaması gereken hareketler görüyoruz. Dünyanın en çok büyüyen ikinci ülkesi olmamıza rağmen, Türkiye’de faiz ve dövizde akıl almaz dalgalanmalar görüyoruz. Faizler yükseltilmesine rağmen, düşmesi beklenen döviz yine de yükseliyor. Merkez Bankasının döviz ihtiyacının giderilmesi için aldığı önlemler yine de dövizin ateşini düşürmüyor. Piyasaya sürülen döviz bir el tarafından anında vakumlanıyor.
Bütün bu anormalliklerin mutlaka bir sebebi ve nedeni olmalı. Piyasa ile oynayanların niyeti belli, enstrümanları da ortada. Derecelendirme kuruluşları yayımladıkları raporlarla her şeyi gözler önüne seriyor. ABD’de karara bağlanan Hakan Atilla davası başka bir apaçık delil.
Amerikalı ekonomist, yazar John Perkins’in “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” adlı kitap serisi, günümüzde karşı karşıya olduğumuz tehlikeyi çok iyi anlatıyor. Kendisi de bir zamanlar ‘Küresel İmparatorluk’ adına ekonomi tetikçiliği yapan yazar Perkins, ekonomik tetikçileri şöyle tarif ediyor:
“Ekonomik tetikçi (ET) dediğim kişiler, birçok ülkeyi trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Bu kişiler, Dünya Bankası, Birleşik Devletler, Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı ‘yardım’ kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin doğal kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarıyor. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet vardır.”