15 Temmuz darbe ve işgal girişiminden sonra oluşan Yenikapı ruhunun Türk siyasetindeki en önemli yansıması AK Parti-MHP ittifakı oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz’dan kısa bir süre sonra cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öngören anayasa değişikliğini dile getirmesiyle süreç resmen başlamış oldu. Meclis’te kabul edilen anayasa değişikliği 16 Nisan’da halk tarafından da onaylandı.
Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin ardından AK Parti ile MHP arasındaki siyasi yakınlaşmanın nasıl bir hal alacağı merak edilirken, Bahçeli çok çarpıcı bir değerlendirme daha yaptı. Gazete ve televizyonların temsilcilerinin karşısına geçerek, MHP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini ve milletvekilliği seçimleri için de ittifak yapılabileceğini söyledi.
Bahçeli’nin açıklamaları siyasette büyük yankı buldu. Önce Erdoğan-Bahçeli görüşmesi gerçekleşti. Ardından da iki partiden üçer kişiden oluşan bir komisyon oluştu. Komisyon, Türkiye’de seçim öncesi siyasi ittifakların zeminini belirleyecek yasal düzenlemeleri içiren teklifi hazırladı. Yine Erdoğan-Bahçeli görüşmesinin ardından teklif kamuoyuna açıklandı ve TBMM’ye sunuldu. Buraya kadar yazdıklarım hepimizin gözü önünde cereyan etti ve az çok herkesin bu süreçle ilgili malumatı var.
Bütün mesele ittifakların önünü açan ya da ittifaklarla ilgili yasal boşluğu gideren teklifin TBMM’ye sunulmasının ardından CHP başta olmak üzere muhalefetten gelen tepkiler. “Efendim bu düzenleme koalisyonu geri getiriyor. Düzenleme küçük partileri yutuyor. Düzenleme ile ittifak yapan partiler daha fazla vekil çıkaracak” gibi siyasi komiklik diyebileceğimiz tarzda itirazlarla karşılaştık.
Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde güvenoyunu millet vereceği için Meclis’te nasıl bir aritmetiğin oluştuğunun önemi yok. Dolayısıyla koalisyon parlamenter sistemin geçerli olduğu hükümet sistemleri için gereklidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bir koalisyondan bahsetmek ya sistemi bilmemektir ya da başka bir kasıt var.
Bütün bu itirazlar aslında ittifakın niçin yapıldığını perdelemeye yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Bu ittifakın zemini 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin ardından oluştu. 15 Temmuz bize şunu gösterdi, 100 yıl önce bu milleti Anadolu’dan söküp atmak isteyenler, hala aynı hevesin peşindeler. Bu ittifak işte bu tehdidi bertaraf etmek için kuruldu. Bunu hem Erdoğan’ın hem Bahçeli’nin söylemlerinde açıkça görüyoruz.