Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, Fetullahçı Terör Örgütü’nün Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a yönelik suikast saldırısı ile ilgili iddianamesini tamamladı. İlgili ağır ceza mahkemesine gönderilen iddianame sadece olayın aydınlatılması ve faillerin gerekli cezaya çarptırılması talebini içermiyor.
Karlov suikastı ile ilgili hazırlanan iddianame Türkiye’nin nasıl bir saldırı ile karşı karşıya olduğunu ve 15 Temmuz’da bir tehdidi püskürttüğünü gözler önüne seriyor. Daha da önemlisi FETÖ’nün FETÖ’den ibaret olmadığını ve tehlikenin artarak devam ettiğini en net bir şekilde bize hatırlatıyor.
İddianameye bırakın derin bir analiz mantığı ile bakmayı, şöyle bir göz gezdirdiğimizde bile bütün bu gerçekleri en açık bir şekilde görebiliriz. Bu suikast planının temel hedefi Türkiye-Rusya ilişkileriydi. Dolayısıyla bu olayı Rusya’nın savaş uçağının düşürülmesinden bağımsız düşünemeyiz. Hedef Türkiye-Rusya ilişkileri ise bunu ABD ve Batı blokundan bağımsız hiç düşünemeyiz.
Cinayetin planlandığı tarihe baktığımızda birçok gerçek ortaya çıkıyor. Suikast ABD’de planlanıyor. Planlayıcılar arasında Şerif Ali Tekalan ve Emre Uslu gibi FETÖ’nün öncü kurmayları yer alıyor. Suikast tarihi için 27 Haziran 2016 yani AK Parti’nin geleneksel büyükelçiler iftarı seçiliyor.
Peki, o tarihin önemi ne? Türkiye’de hükümet değişimi olmuş, Binali Yıldırım Başbakan olmuş. Rusya başta olmak üzere diğer devletlerle münasebetlerimizi daha ileri taşımaya karar verdiğimiz bir dönem. Rusya ile uçak krizini aşmak için görüşmeler başlamış. Yani hem Rusya hem Türkiye’nin bu uçak meselesinde başka parmakların olduğuna kanaat getirdiği bir dönem.
Eğer AK Parti iftarında bu cinayet işlenseydi, 15 Temmuz’a ihtiyaç kalmayacaktı. Bu cinayetin planlandığı toplantıda Türkiye’de görev yapan bütün elçilerin neredeyse tamamı katılıyordu. Böyle bir suikast Türkiye’yi dünyada ne hale getirirdi? Hele bir de o kargaşada oluşacak panik nedeniyle başka kaç büyükelçi hedef alınacaktı, onu da kestirmek mümkün değil.