Hüseyin Likoğlu Yeni Şafak Gazetesi

Lâ İlâhe illâllah

Danıştay 8’inci Dairenin andımız ile ilgili verdiği karar, ‘eski Türkiye’ tartışmalarını yeniden açma konusunda büyük gayretler içerisinde olanlara büyük fırsat sağladı....

19 Kasım 2018 | 5.879 okunma

Danıştay 8’inci Dairenin andımız ile ilgili verdiği karar, ‘eski Türkiye’ tartışmalarını yeniden açma konusunda büyük gayretler içerisinde olanlara büyük fırsat sağladı. Yıllarca Türkiye’yi eskisi gibi laik-antilaik, Kemalist-antiKemalist, gerici-ilerici tartışmaları içine çekmek isteyenlere gün doğdu. Andımız geri gelir de Türkçe ezan geri kalır mı?

CHP’nin eski genel başkan yardımcısı, meşhur Musul kahramanı (!) patlattı Türkçe ezan tartışmasını. Olur mu olmaz mı derken, seçim sürecinde bunun hiç de iyi bir tartışma olmadığına kanaat getiren Kemal Kılıçdaroğlu, “Ezan evrensel bir mesajdır” diyerek tarihi (!) bir değerlendirme yaptı ve Öztürk’ün partiden ihracını istedi.

Tartışmalar bitti derken, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın tarihçi-yazar Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret etmesi, eski Türkiye sevdalılarını yeniden harekete geçirdi. 9 Kasım’da yapılan ziyaret sanki 10 Kasım’da yapılmış gibi gösterilerek kampanyalar başlatıldı. Atatürk’ün ölüm yıldönümüne inat bir ziyaretmiş gibi gösterildi. Sosyal medyada oluşturulan sahte hesaplarla kirli kampanyalar yapıldı. Milli ve manevi değerlerimize küfürler edildi. Tıpkı 12 Eylül öncesi öğleden önce sağcıyı, öğleden sonra solcuyu öldüren silah gibi, sabah Atatürkçü mesajlar atan hesaplar, öğleden sonra Atatürk karşıtı mesajlar paylaştı.

Böyle ortam olur da sokak provokatörleri boş durur mu? Bir bakmışız ki memleketin bir yerinden adamın biri Atatürk büstünün tepesine çıkmış, bir başka yerde eline baltayı alan bir kadın Atatürk heykelinin ayağına sallıyor.

Bunları Atatürk’ün adına ahkâm kesmeye başlayanlar izledi. “Efendim Atatürk yaşasaydı şöyle yapardı, böyle derdi, şurayı kapatır, burayı açardı. Ona şöyle karşılık verirdi, şuna böyle derdi”. Söylemler tabi ki beklendiği gibi bir karşı taraf oluşturmak için tahrik dolu. Karşıtlık olsun ki tartışma büyüsün!

Bu süreçte en dürüst davranışı Mine Kırıkkanat ortaya koydu. Maske takmadı, ne düşündüğünü samimi bir şekilde sergiledi. “Atatürk benim ilâhımdır, ona tapıyorum” dedi. Kadıncağızı linç etmeye kalkıştılar. Halbuki hakiki Kemalistler böyledir. Bakın Kemalistler diyorum, Atatürkçüler ayrı bir tartışma konusu. Kemalizm başka bir şeydir. Kemalizmin esaslarını Munis Tekinalp, nam-ı diğer Moiz Kohen yazdı. Kohen’in amacı Türklere yeni bir din uydurmaktı, epeyce de cemaati olmuştu.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Mustafa Kemal’in askerleri mi, FETÖ’nün şakirtleri mi? 16 Kasım 2024 | 2.509 Okunma Skype darbesi yolda mı! 09 Kasım 2024 | 101 Okunma Kürtler bu kez sizden kurtulacak 02 Kasım 2024 | 243 Okunma Fetullah öldü, sahibi yaşıyor 26 Ekim 2024 | 205 Okunma Anayasa'yı değiştirmek yetmez 13 Eylül 2023 | 598 Okunma