Hüseyin Likoğlu Yeni Şafak Gazetesi

Mütekabiliyet ve yerli işbirlikçiler

Diplomasinin en sihirli ifadesidir ‘mütekabiliyet’. Devletlerarası ilişkilerde karşılıklılığı en iyi anlatan kelimedir. Bir devlet başka bir devlete neyi reva görüyorsa ilgili devletin, karşı tarafa aynı...

29 Nisan 2019 | 110 okunma

Diplomasinin en sihirli ifadesidir ‘mütekabiliyet’. Devletlerarası ilişkilerde karşılıklılığı en iyi anlatan kelimedir. Bir devlet başka bir devlete neyi reva görüyorsa ilgili devletin, karşı tarafa aynı şeyi reva görmesidir mütekabiliyet. Bir devlet size vize uygulamıyorsa siz de ona vize uygulamazsınız. Bir devlet sizin vatandaşınıza mülk edinme hakkı tanıyorsa, siz de o ülkenin vatandaşına mülk edinme hakkı tanırsınız. Sadece olumlu örnekleri yok tabii mütekabiliyetin. Olumsuzluk anlamında da mütekabiliyet söz konusudur. Bir devletin, başka bir devlete karşı yaptığı negatif davranış karşısında ilgili devlet aynı şekilde mütekabiliyette bulunabilir.

Türkiye, devletlerarası ilişkilerde mütekabiliyet konusunda en kararlı ülkelerin başında geliyor. Türkiye, kendisine uzanan hiçbir dostluk elini karşılıksız bırakmazken, düşmanlık besleyenlere de her zaman gereken karşılığı verdi. Devletlerarası ilişkiler dışında yaşanan olaylarda mütekabiliyet kabiliyetimizin yeterli olduğunu söylememiz ise mümkün değil.

Özellikle ülkemizde faaliyet gösteren yabancı dernek, vakıf, medya ve çeşitli STK kuruluşlarının yaptıklarına karşı bir mütekabiliyet politikamızın olmadığını bilmemiz gerekir. Küresel şirketlerin güdümünde ya da bazı devletlerin istihbarat teşkilatlarının emrinde faaliyet gösteren dernek ve vakıfları hepimiz az çok tahmin ediyoruz.

Bu dernek ve vakıfların Türkiye’de hangi kaos girişimlerinin içinde yer aldıklarını veya bu kaos girişimlerini nasıl finanse ettiklerini Gezi olayları ile ilgili açılan davalarda gördük. Osman Kavala’nın baş şüpheli olduğu iddianame bize epey ipucu veriyor. Yine sözde çevrecilik adı altında Türkiye’nin ekonomik faaliyetlerini aksatacak gayretlerin arkasında başta Alman menşeli vakıf ve dernekler olmak üzere kimlerin ne yaptığını güvenlik birimlerimiz, istihbarat birimlerimiz biliyor.

Bilmesine biliyoruz da mütekabiliyet konusunda maalesef yerimizde sayıyoruz. Bundan dolayı da her geçen gün karşı taraf bu alanı tahkim ediyor. Son zamanlarda vakıf, dernek gibi STK’ların yanına medya da eklenmeye başladı. Bazı yabancı medya kuruluşlarının Türkiye’de faaliyetlerinde enflasyon yaşanıyor. Bazı medya kuruluşları kendi ülkelerinden çok, Türkiye’de popüler.

Bir gazeteci olarak bundan gocunmamız söz konusu olamaz. Ancak, Türkiye’de bakkal dükkânı açar gibi temsilcilik açan yabancı medya kuruluşlarının merkezi olan ülkelerde durum nedir? Türkiye’nin o ülkelerde benzer bir yapılanma içine girmesi mümkün mü? Türkiye aynı şekilde mütekabiliyette bulunursa o ülkeler aynı hoşgörüyü gösterecek mi?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Mustafa Kemal’in askerleri mi, FETÖ’nün şakirtleri mi? 16 Kasım 2024 | 2.509 Okunma Skype darbesi yolda mı! 09 Kasım 2024 | 101 Okunma Kürtler bu kez sizden kurtulacak 02 Kasım 2024 | 243 Okunma Fetullah öldü, sahibi yaşıyor 26 Ekim 2024 | 205 Okunma Anayasa'yı değiştirmek yetmez 13 Eylül 2023 | 598 Okunma